Yılın ilk çeyreğinde Türkiye'ye ziyaret eden turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,2 oranında artış göstererek 3 milyon 178 bin 438 oldu. 2010’un ilk 3 ayında Türkiye'ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya yüzde 16,53 ile birinci, İran yüzde 13,86 ile ikinci, Bulgaristan yüzde 7,92 ile üçüncü sırada yer aldı.
Mart ayında Türkiye'yi ziyaret eden turist sayısı ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,13 artışla 1 milyon 414 bin 616 oldu. Bunun yaklaşık yüzde 2’sini günübirlikçi ziyaretçiler oluşturdu.
EKONOMİ BÜLTENİ
KOSGEB Duyurular
9 Mayıs 2010 Pazar
Volkswagen, Çin’de 6 Milyar Euro’luk Yatırım Yapmayı Planlıyor
Geçen yıl küresel krize rağmen yüzde 46 büyüyerek 13,6 milyon aracın satıldığı dünyanın en büyük otomotiv pazarı Çin, uluslararası otomotiv devlerinin ilgisini çekmeye devam ediyor. Alman Volkswagen (VW) Grubu, 2010’da da yüzde 17’lik büyümeyle 16 milyonluk aracın satılması beklenen Çin’de yatırımlarını artırma kararı aldı. 2012’ye kadar Çin’de 4,4 milyar euro yatırım yapmayı planlayan Alman otomotiv devi, bu tutarı 1,6 milyar euro artırdı. VW, 2 yılda yapacağı 6 milyar euro’luk yatırımla mevcut 7 fabrikasına ek 2 yeni fabrika daha kuracak.
Hedef 2 Milyon Araç Satmak
Volkswagen’ın Çin Genel Müdürü Winfried Vahland, yeni yatırımlarla birlikte Çin pazarına yeni teknoloji ve yeni modellerin girişini hızlandırmayı planladıklarını dile getirerek, uzun vadede Çin’de 2 milyondan fazla araç satmayı hedeflediklerini söyledi. Volkwagen’in CEO’su Martin Winterkon ise geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada, 2012 sonuna kadar 4,4 milyar euro yatırım yapacaklarını açıklayarak, Çin pazarının heyecan veren yükselişinde tüm beklentileri karşılamak istediklerini söylemişti.
En Lüks Modelini Pekin’de Sergiledi
Çin’de satışlarının artmasına paralel olarak yatırımını artıran Volkswagen, Pekin’de düzenlenen otomobil fuarında da lüks sınıftaki temsilcisi Phaeton’un yeni versiyonunun dünya tanıtımını yaptı. 2011’de satışa sunulacak Phaeton’da 4 farklı motor seçeneği görev yapıyor. Araçta baz motor olarak 3.0 litre 240 beygirlik gücündeki dizel motor görev yaparken, en güçlü seçeneği ise 5 silindirli ve 444 beygir gücündeki benzinli motor oluşturuyor.
Hedef 2 Milyon Araç Satmak
Volkswagen’ın Çin Genel Müdürü Winfried Vahland, yeni yatırımlarla birlikte Çin pazarına yeni teknoloji ve yeni modellerin girişini hızlandırmayı planladıklarını dile getirerek, uzun vadede Çin’de 2 milyondan fazla araç satmayı hedeflediklerini söyledi. Volkwagen’in CEO’su Martin Winterkon ise geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamada, 2012 sonuna kadar 4,4 milyar euro yatırım yapacaklarını açıklayarak, Çin pazarının heyecan veren yükselişinde tüm beklentileri karşılamak istediklerini söylemişti.
En Lüks Modelini Pekin’de Sergiledi
Çin’de satışlarının artmasına paralel olarak yatırımını artıran Volkswagen, Pekin’de düzenlenen otomobil fuarında da lüks sınıftaki temsilcisi Phaeton’un yeni versiyonunun dünya tanıtımını yaptı. 2011’de satışa sunulacak Phaeton’da 4 farklı motor seçeneği görev yapıyor. Araçta baz motor olarak 3.0 litre 240 beygirlik gücündeki dizel motor görev yaparken, en güçlü seçeneği ise 5 silindirli ve 444 beygir gücündeki benzinli motor oluşturuyor.
Etiketler:
almanya,
çin,
otomobil satışları,
otomotiv sektörü,
volkswagen,
vw
Fransız Akuo, Rüzgar Enerjisine 1,5 Milyar Euro Yatıracak
Fransız yenilenebilir enerji şirketi Akuo Enerji Türkiye'de 5 yılda yapmayı planladığı 1,5 milyar euro’luk enerji yatırımının ilk parçası olan 210 milyon euro’luk kısmı için sipariş verdi. Yapılmakta olan yatırımla Kırşehir'de kurulması planlanan toplam 148,28 megavatlık Geycek Santralı için Alman rüzgar türbini üreticisi REpower şirketine 44 türbinlik sipariş verildi. 44 türbinlik siparişin kurulumu yapıldığında, santral Avrupa'da REpower tarafından kurulan en büyük rüzgar tarlası unvanına sahip olacak. Akuo Enerji'nin yan şirketi olan Al Yel Elektrik tarafından verilen siparişler tamamlandığında, santral Akuo Enerji'nin de Türkiye'de gerçekleştirdiği en büyük rüzgar projesi olacak.
Santralde REpower'ın 3,73 megavatlık güce ve 80 metre kule uzunluğuna sahip 3.XM model türbinleri kullanılacak. 2011’in yaz aylarında devreye girmesi beklenen santraldeki türbinlerin kurulumundan itibaren 12 yıl boyunca bakım ve onarımları da REpower tarafından yapılacak.
Bu rüzgar tarlasının aynı zamanda Avrupa'daki en büyük rüzgar tarlalarından birinde olacağını belirten Akuo Enerji CEO'su Eric Scotto, rüzgar enerjisi ve yenilenebilir enerji alanında büyük gelecek vaat eden Türkiye'de bu şekilde iyi bir başlangıç yaptıklarını söyledi. Türbinlerin yıllık 487,5 gigavat elektrik üretmesi bekleniyor.
Hedef 5 Yılda 3.000 Megavat
Yenilenebilir Enerji alanında faaliyet yürütün Fransa merkezli Akuo Enerji'nin Türkiye'de faaliyet yürüten Perfect Wind Enerji ve Al Yel Enerji isimli iki şirketi bulunuyor. Biomass, biyogaz, güneş, rüzgar ve hidro enerji alanlarında yatırımları bulunan şirket 2005’ten bu yana Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Türkiye için elinde yaklaşık 500 megavatlık bir rüzgar enerjisi lisans portföyü bulunduran Akuo Enerji, önümüzdeki 5 yılda farklı ülkelerde toplam 3.000 megavatlık yenilenebilir enerji kapasitesine sahip olmayı hedefliyor. Bu rakam da 4 milyon hanenin elektrik tüketimi anlamına geliyor. Ayrıca bu sayede her yıl 6 milyon ton karbondioksit salınımı azalacak. Akuo Enerji'nin önümüzdeki 5 yıl boyunca uluslararası enerji projelerine yatırmayı planladığı toplam yatırım tutarı ise 4,5 milyar euro’yu buluyor.
Santralde REpower'ın 3,73 megavatlık güce ve 80 metre kule uzunluğuna sahip 3.XM model türbinleri kullanılacak. 2011’in yaz aylarında devreye girmesi beklenen santraldeki türbinlerin kurulumundan itibaren 12 yıl boyunca bakım ve onarımları da REpower tarafından yapılacak.
Bu rüzgar tarlasının aynı zamanda Avrupa'daki en büyük rüzgar tarlalarından birinde olacağını belirten Akuo Enerji CEO'su Eric Scotto, rüzgar enerjisi ve yenilenebilir enerji alanında büyük gelecek vaat eden Türkiye'de bu şekilde iyi bir başlangıç yaptıklarını söyledi. Türbinlerin yıllık 487,5 gigavat elektrik üretmesi bekleniyor.
Hedef 5 Yılda 3.000 Megavat
Yenilenebilir Enerji alanında faaliyet yürütün Fransa merkezli Akuo Enerji'nin Türkiye'de faaliyet yürüten Perfect Wind Enerji ve Al Yel Enerji isimli iki şirketi bulunuyor. Biomass, biyogaz, güneş, rüzgar ve hidro enerji alanlarında yatırımları bulunan şirket 2005’ten bu yana Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Türkiye için elinde yaklaşık 500 megavatlık bir rüzgar enerjisi lisans portföyü bulunduran Akuo Enerji, önümüzdeki 5 yılda farklı ülkelerde toplam 3.000 megavatlık yenilenebilir enerji kapasitesine sahip olmayı hedefliyor. Bu rakam da 4 milyon hanenin elektrik tüketimi anlamına geliyor. Ayrıca bu sayede her yıl 6 milyon ton karbondioksit salınımı azalacak. Akuo Enerji'nin önümüzdeki 5 yıl boyunca uluslararası enerji projelerine yatırmayı planladığı toplam yatırım tutarı ise 4,5 milyar euro’yu buluyor.
Etiketler:
enerji sektörü,
fransa,
rüzgar enerjisi,
rüzgar türbini,
yenilenebilir enerji
Amcasının Desteğiyle Girişimci Oldu
Koç Holding'in üst düzey yöneticiliğinden emekli olarak büyük kuruluşlara danışmanlık yapmaya başlayan Cengiz Solakoğlu, yeğeni Sencer Solakoğlu ile ortak besi çiftliği kurdu. Aslında Cengiz Solakoğlu için, yalnızca onursal başkanlığını yaptığı Bursa Karacabey' deki bu yatırımın ortağından çok destekçisi demek daha doğru. İşin arkasındaki isim yeğen Solakoğlu. Solakoğlu ile birlikte bu projenin mimarlarından biri de Ahmet Batur. Batur, Şanlıurfa'da kurulu Koç Ata Besi Çiftliği'nin eski yöneticilerinden biri. Bu dönemde Cengiz Solakoğlu ile birlikte omuz omuza bu yatırım için çalışan Batur, şimdi Solakoğlu Ailesi'nin bu yatırımında ortakları olarak yer alıyor.
Feyz Tarım adıyla Bursa Karacabey'de sessiz sedasız ama oldukça iddialı bir şekilde hayata geçirilen besi çiftliği yatırımıyla bu genç girişimciler yalnızca süt üretimi yapmakla kalmayacak aynı zamanda uydu çiftlikler kurarak, küçük üreticiye de destek olacak sosyal sorumluluk projesine de imza atmayı planlıyor.
150 Milyon TL’lik Yatırım
Yatırımın arkasındaki kişi oları Sencer Solakoğlu, yurt dışında ciddi bir eğitimin ardından Türkiye'ye gelerek ailenin şirketi olan Ernak'ın başına geçmiş genç bir girişimci. Asıl işleri uluslararası nakliyecilik ve otomotiv yan sanayi oları Ernak'ta bir yandan işleri modernize eden Solakoğlu, besi alanındaki destekleri inceleyerek bu alana yatırım yapmaya karar vermiş.
Aile başlangıçta buna pek sıcak bakmamış. Fakat amca Cengiz Solakoğlu'nun desteğini alan Sencer Solakoğlu, hemen fizibilite çalışmalarına başlamış. Amca Solakoğlu, bu süreçte eski çalışanı olan ve özellikle besi konularında uluslararası şirketlere de danışmanlık yapan Ahmet Batur'u da bu projeye davet etmiş ve çalışmalar bu birliktelikle hızlanmış.
Yaklaşık 8 aylık fizibilite çalışması yapılarak İsrail ve ABD'deki çiftlikler ziyaret edilmiş. İlk etapta 200 sağmalık hayvanla yola çıkmayı planlayan girişimciler, daha sonra bu sayıyı 1.000 adete çıkaracak. Yatırım için planlanan toplam harcama şu anda 15 milyon TL. ABD'den 750 gebe düve aldıklarını söyleyen Sencer Solakoğlu, "4 yılın sonunda toplam 1.000 sağmalık inek sayısına ulaşmış olacağız" diyor.
Üretim başladığında, 70 dönüm üzerine kurulu çiftlikte, günlük yaklaşık 30 ton süt üretimi gerçekleştirilecek. Yıllık üretimin ise 11 milyon litre olması hedefleniyor. Zamanla çiftliğin genişletilerek 5.000 dönüm üzerinde üretim gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Çiftlikte yaklaşık 30 kişilik bir ekip çalışacak. Hayvanlar ise ABD'den ithal ediyor. Girişimciler, 3 yıl sonra 8, 4 yılın sonunda ise 11 milyon TL ciroya ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor.
Uydu Çiftlikler Kurulacak
Bursa Karacabey'de kurulan çiftlik için sosyal sorumluluk projeleri de düşünülüyor. Uydu çiftlik projesiyle bu yılın sonunda 50-100 baş hayvana sahip aile işletmelerine iş imkanı sağlanacak. Hedef, 50 uydu çiftliği birleştirerek, aile işletmelerine Feyz Tarım için üretim yaptırmak. Yem konusunda yurt dışından uzmanlarla çalıştıklarını belirten Solakoğlu, yem tedarikini de çiftçilere kendilerinin sağlayacaklarını ifade ediyor.
Kendi şemsiyeleri altına girecek üreticilere fiyat konusunda da avantaj sağlanacağını vurgulayan Solakoğlu şöyle devam ediyor: "Çiftliklerin proje mimarisini biz yapacağız. Çünkü hayvanın ayağının ağrıması bile sütten kesilmesine neden olabiliyor. Araziyi çiftçi alacak, biz projelendireceğiz. Hayvanları kendi çiftliklerimizden de verebiliriz ithal de edebiliriz. Hayvanların hepsinde çipler olacak. Bu çiplerle hayvanın adımını ve hareketlerini ölçeceğiz. Merkez bilgisayarımızda bu veriler toplanacak. Bu sistemle olası bir tersliğe karşı müdahale edebileceğiz. Ayrıca çiftçiye eğitimler vereceğiz."
Ari Irk Yaratılacak
Feyz Tarım'ın uydu çiftlikleri ana merkeze maksimum 20 kilometre uzaklıkta olacak. Veteriner hizmeti, satış, alım-satım gibi süt sektörü için hayati önem taşıyan konuların doğru yapılmasının önemine dikkat çeken Ahmet Batur da üreticinin bu hizmeti direkt olarak kendilerinden alabileceğini belirtiyor.
Zira uydu çiftlikler kurulduğu zaman hastalıktan arı bir ırk yetiştirilmesine kadar birçok konuda hizmet verilecek. Kendi evinde hayvan bakmayan üreticilerle çalışmayı tercih edeceklerini ifade eden Ahmet Batur, "Çiftliğin sahibi biz değil, üretici olacak. Bizimle çalışmamaya karar verdikleri anda istedikleri zaman gidebilecekler" diyor.
Feyz Tarım adıyla Bursa Karacabey'de sessiz sedasız ama oldukça iddialı bir şekilde hayata geçirilen besi çiftliği yatırımıyla bu genç girişimciler yalnızca süt üretimi yapmakla kalmayacak aynı zamanda uydu çiftlikler kurarak, küçük üreticiye de destek olacak sosyal sorumluluk projesine de imza atmayı planlıyor.
150 Milyon TL’lik Yatırım
Yatırımın arkasındaki kişi oları Sencer Solakoğlu, yurt dışında ciddi bir eğitimin ardından Türkiye'ye gelerek ailenin şirketi olan Ernak'ın başına geçmiş genç bir girişimci. Asıl işleri uluslararası nakliyecilik ve otomotiv yan sanayi oları Ernak'ta bir yandan işleri modernize eden Solakoğlu, besi alanındaki destekleri inceleyerek bu alana yatırım yapmaya karar vermiş.
Aile başlangıçta buna pek sıcak bakmamış. Fakat amca Cengiz Solakoğlu'nun desteğini alan Sencer Solakoğlu, hemen fizibilite çalışmalarına başlamış. Amca Solakoğlu, bu süreçte eski çalışanı olan ve özellikle besi konularında uluslararası şirketlere de danışmanlık yapan Ahmet Batur'u da bu projeye davet etmiş ve çalışmalar bu birliktelikle hızlanmış.
Yaklaşık 8 aylık fizibilite çalışması yapılarak İsrail ve ABD'deki çiftlikler ziyaret edilmiş. İlk etapta 200 sağmalık hayvanla yola çıkmayı planlayan girişimciler, daha sonra bu sayıyı 1.000 adete çıkaracak. Yatırım için planlanan toplam harcama şu anda 15 milyon TL. ABD'den 750 gebe düve aldıklarını söyleyen Sencer Solakoğlu, "4 yılın sonunda toplam 1.000 sağmalık inek sayısına ulaşmış olacağız" diyor.
Üretim başladığında, 70 dönüm üzerine kurulu çiftlikte, günlük yaklaşık 30 ton süt üretimi gerçekleştirilecek. Yıllık üretimin ise 11 milyon litre olması hedefleniyor. Zamanla çiftliğin genişletilerek 5.000 dönüm üzerinde üretim gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Çiftlikte yaklaşık 30 kişilik bir ekip çalışacak. Hayvanlar ise ABD'den ithal ediyor. Girişimciler, 3 yıl sonra 8, 4 yılın sonunda ise 11 milyon TL ciroya ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor.
Uydu Çiftlikler Kurulacak
Bursa Karacabey'de kurulan çiftlik için sosyal sorumluluk projeleri de düşünülüyor. Uydu çiftlik projesiyle bu yılın sonunda 50-100 baş hayvana sahip aile işletmelerine iş imkanı sağlanacak. Hedef, 50 uydu çiftliği birleştirerek, aile işletmelerine Feyz Tarım için üretim yaptırmak. Yem konusunda yurt dışından uzmanlarla çalıştıklarını belirten Solakoğlu, yem tedarikini de çiftçilere kendilerinin sağlayacaklarını ifade ediyor.
Kendi şemsiyeleri altına girecek üreticilere fiyat konusunda da avantaj sağlanacağını vurgulayan Solakoğlu şöyle devam ediyor: "Çiftliklerin proje mimarisini biz yapacağız. Çünkü hayvanın ayağının ağrıması bile sütten kesilmesine neden olabiliyor. Araziyi çiftçi alacak, biz projelendireceğiz. Hayvanları kendi çiftliklerimizden de verebiliriz ithal de edebiliriz. Hayvanların hepsinde çipler olacak. Bu çiplerle hayvanın adımını ve hareketlerini ölçeceğiz. Merkez bilgisayarımızda bu veriler toplanacak. Bu sistemle olası bir tersliğe karşı müdahale edebileceğiz. Ayrıca çiftçiye eğitimler vereceğiz."
Ari Irk Yaratılacak
Feyz Tarım'ın uydu çiftlikleri ana merkeze maksimum 20 kilometre uzaklıkta olacak. Veteriner hizmeti, satış, alım-satım gibi süt sektörü için hayati önem taşıyan konuların doğru yapılmasının önemine dikkat çeken Ahmet Batur da üreticinin bu hizmeti direkt olarak kendilerinden alabileceğini belirtiyor.
Zira uydu çiftlikler kurulduğu zaman hastalıktan arı bir ırk yetiştirilmesine kadar birçok konuda hizmet verilecek. Kendi evinde hayvan bakmayan üreticilerle çalışmayı tercih edeceklerini ifade eden Ahmet Batur, "Çiftliğin sahibi biz değil, üretici olacak. Bizimle çalışmamaya karar verdikleri anda istedikleri zaman gidebilecekler" diyor.
Etiketler:
başarı öyküsü,
büyükbaş hayvancılık,
hayvancılık sektörü
Arazi Tahsislerinde En Yoğun İlgi Kıyı Bölgelerinde
Türkiye’nin turizmde gösterdiği gelişmede kamu arazilerinin yatırımcılara tahsisi önemli rol oynuyor. Uygulanmasına 28 yıl önce yani 1982’de başlanan orman ve Hazine arazilerinin turizme tahsisi yoluyla bugüne kadar 41 milyon metrekarelik alanın turizm yatırımlarına tahsis edildiği belirlendi. Ekin Grubu Araştırma Birimi’nin yaptığı araştırmaya göre 28 yılda 27 paket ile halinde yapılan arazi tahsislerinin 32 milyon metrekaresi orman arazilerinden, 9 milyon metrekaresi ise Hazine’ye ait arazilerden oluşuyor.
Araştırma sonuçları bugüne kadar en çok tahsisinin, 40’ı orman, 25’i Hazine’nin olmak üzere toplam 65 tahsis ile 2006 yılında yapıldığını gösteriyor. Söz konusu arazilerin ise 409 kişi ya da şirkete tahsis edildiği belirtiliyor. Aynı araştırmaya göre, arazi tahsislerinin illere göre dağılımında ise Antalya 156 arazi tahsisi ile ilk sırada yer alıyor.
Son Tahsisler Termal Ağırlıklı
Son olarak Nisan ayında yapılan arazi tahsislerinde, yatırımcıların termal turizmine yönelik alanlara hiç ilgi göstermediği, kıyı bölgelerindeki arazilere ise birden çok talep geldiği belirlendi. Geçtiğimiz ay yapılan ihalede ise 32’si termal, 14’ü deniz, 2’si kış turizmine yönelik olmak üzere toplam 48 arazi tahsisi bulunuyordu. Bu tahsisler üzerinde 15.000 yatak kapasiteli yatırım öngörülüyor.
Araştırma sonuçları bugüne kadar en çok tahsisinin, 40’ı orman, 25’i Hazine’nin olmak üzere toplam 65 tahsis ile 2006 yılında yapıldığını gösteriyor. Söz konusu arazilerin ise 409 kişi ya da şirkete tahsis edildiği belirtiliyor. Aynı araştırmaya göre, arazi tahsislerinin illere göre dağılımında ise Antalya 156 arazi tahsisi ile ilk sırada yer alıyor.
Son Tahsisler Termal Ağırlıklı
Son olarak Nisan ayında yapılan arazi tahsislerinde, yatırımcıların termal turizmine yönelik alanlara hiç ilgi göstermediği, kıyı bölgelerindeki arazilere ise birden çok talep geldiği belirlendi. Geçtiğimiz ay yapılan ihalede ise 32’si termal, 14’ü deniz, 2’si kış turizmine yönelik olmak üzere toplam 48 arazi tahsisi bulunuyordu. Bu tahsisler üzerinde 15.000 yatak kapasiteli yatırım öngörülüyor.
Dış Alım Gruplarına Satış Yapmak İsteyen Üreticilerin Dikkate Etmeleri Gerekenler Nelerdir?
Tekstil ve hazır giyimde Avrupa için “en stratejik üretim üssü” olarak tanımlanan Türkiye’de birçok fasoncu bulunsa da, bunların hepsi, dış alım gruplarına üretim yapabilecek standartlara sahip değil. Bu gruplar, her fasoncuyla çalışmıyor. Aranan birçok kriter var. Bunları şöyle sıralamak mümkün:
* Gruplar, Türkiye'deki tedarikçilerinden hızlı servis, malı zamanında teslim etme, uygun fiyat ve kalite gibi unsurlar arıyor.
* Bunun yanında ISO 9001, ISO 14001, işçi çalıştırma ve fabrika çalışma koşullarını içeren BSCI gibi sertifikaları da şart olarak görüyor.
* Fason üreticilerde aranan genel şartlar arasında süreklilik, kalite, alanında uzmanlık, gizlilik, disiplin ve düşük maliyet gibi kriterler de var.
* Müzakere sürecinde veya anlaşmanın ifası sırasında sağlanan gizli nitelikteki bilgileri kamuya mal olmadıkları sürece ifşa etmeme yükümlülüğü, aktarılan bilgilerin gizli olması, yani herkes tarafından bilinmemesi veya kolay ulaşılabilir olmaması ve üretime katılan işçilerin kanunlar tarafından belirlenmiş şartlara uygun olması gibi kriterler söz konusu.
* İngiltere pazarı için alım yapan bir alım grubu, mutlaka üreticinin başka İngiliz müşterilerle çalışmış olması gerektiğini söylüyor. Söz konusu müşterinin İngiltere pazarının koşullarını iyi bilmesi gerekiyor.
* Üretim kabiliyetinin yüksek olması aranan en önemli özelliklerden biri.
* Esnek yönetim ve iç yapı, sağlam ve tam kontrol sağlayan üretim yapısı, tasarım desteği, hızlı geri dönüş en önemli taleplerden.
* Bunun yanında üretimde kanserojen madde kullanılmaması, çocuk işçi çalıştırılmaması, çalışanların özgür irade ile çalışması, asgari ücret uygulaması gibi şartlar da aranıyor.
* Gruplar, Türkiye'deki tedarikçilerinden hızlı servis, malı zamanında teslim etme, uygun fiyat ve kalite gibi unsurlar arıyor.
* Bunun yanında ISO 9001, ISO 14001, işçi çalıştırma ve fabrika çalışma koşullarını içeren BSCI gibi sertifikaları da şart olarak görüyor.
* Fason üreticilerde aranan genel şartlar arasında süreklilik, kalite, alanında uzmanlık, gizlilik, disiplin ve düşük maliyet gibi kriterler de var.
* Müzakere sürecinde veya anlaşmanın ifası sırasında sağlanan gizli nitelikteki bilgileri kamuya mal olmadıkları sürece ifşa etmeme yükümlülüğü, aktarılan bilgilerin gizli olması, yani herkes tarafından bilinmemesi veya kolay ulaşılabilir olmaması ve üretime katılan işçilerin kanunlar tarafından belirlenmiş şartlara uygun olması gibi kriterler söz konusu.
* İngiltere pazarı için alım yapan bir alım grubu, mutlaka üreticinin başka İngiliz müşterilerle çalışmış olması gerektiğini söylüyor. Söz konusu müşterinin İngiltere pazarının koşullarını iyi bilmesi gerekiyor.
* Üretim kabiliyetinin yüksek olması aranan en önemli özelliklerden biri.
* Esnek yönetim ve iç yapı, sağlam ve tam kontrol sağlayan üretim yapısı, tasarım desteği, hızlı geri dönüş en önemli taleplerden.
* Bunun yanında üretimde kanserojen madde kullanılmaması, çocuk işçi çalıştırılmaması, çalışanların özgür irade ile çalışması, asgari ücret uygulaması gibi şartlar da aranıyor.
Etiketler:
ab,
avrupa birliği,
hazır giyim,
ihracat,
ingiltere,
tekstil sektörü
Deri-Ayakkabıcılık Sektörünün Gelişimi
Deri ve kürk giyim, ayakkabı, saraciye ve deri işleme olmak üzere 4 alt sektörden oluşan deri üretimi, Tuzla, Menemen ve Çorlu’da deri sanayi bölgeleri ile özellikle Bursa, Uşak, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Isparta, Denizli ve Niğde’deki fabrikalarda gerçekleştiriliyor. Üretimin büyük bir çoğunluğu ise ihraç ediliyor. Sektör, kendi modelleri ve koleksiyonlarını geliştirerek önemli aşamalar kaydetmiş olması, ihracat konusundaki deneyimi, üretim ve teslimattaki hızı, hammadde ve üretimin kalitesi, gelişmiş tasarım becerisi gibi özellikleri ile dünyada önemli bir rekabet üstünlüğüne sahip.
Yakın geçmişe kadar, Türkiye’de ayakkabıcılık sektöründe çalışan işgücü, mesleği genelde aile büyüklerinden, alaylı olarak öğreniyor ve bir zanaat olarak sürdürüyordu. Ancak 1950’li yıllardan itibaren sanayileşmenin ön plana çıkması, ardından, 1980’lerden itibaren, özel sektörde artan makine yatırımları ile önemli bir yol alındı. Bugün, sektörün dünyadaki gelişmeler paralelindeki gelişme hareketleri devam ediyor.
Büyük çoğunluğunu küçük işletmelerin oluşturduğu sektörün ihracat yaptığı belli başlı ülkeler arasında ise Almanya, Suudi Arabistan, Yunanistan, Bulgaristan, Hollanda, Rusya, Fransa, Irak, Romanya ve İsrail yer alıyor.
Çanta, bavul, sandık, cüzdan, kemer gibi farklı ürün gruplarını kapsayan saraciye sektörü ise Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle önemli bir ihracat avantajına sahip. Sektörün büyük çoğunluğunu KOBİ’ler oluşturuyor. Makineleşme oranının yüksek olduğu büyük ölçekli işletmelerin, sektördeki varlığının düşük olması ise yoğun el işçiliğini ve farklı tasarımları ön plana çıkarıyor.
Yakın geçmişe kadar, Türkiye’de ayakkabıcılık sektöründe çalışan işgücü, mesleği genelde aile büyüklerinden, alaylı olarak öğreniyor ve bir zanaat olarak sürdürüyordu. Ancak 1950’li yıllardan itibaren sanayileşmenin ön plana çıkması, ardından, 1980’lerden itibaren, özel sektörde artan makine yatırımları ile önemli bir yol alındı. Bugün, sektörün dünyadaki gelişmeler paralelindeki gelişme hareketleri devam ediyor.
Büyük çoğunluğunu küçük işletmelerin oluşturduğu sektörün ihracat yaptığı belli başlı ülkeler arasında ise Almanya, Suudi Arabistan, Yunanistan, Bulgaristan, Hollanda, Rusya, Fransa, Irak, Romanya ve İsrail yer alıyor.
Çanta, bavul, sandık, cüzdan, kemer gibi farklı ürün gruplarını kapsayan saraciye sektörü ise Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle önemli bir ihracat avantajına sahip. Sektörün büyük çoğunluğunu KOBİ’ler oluşturuyor. Makineleşme oranının yüksek olduğu büyük ölçekli işletmelerin, sektördeki varlığının düşük olması ise yoğun el işçiliğini ve farklı tasarımları ön plana çıkarıyor.
Deri ve Ayakkabıcılık Sektörünün Genel Durumu
1970’lerden beri Türkiye’de önemi giderek artan sektör, aynı dönemde petrol krizinin olumsuz etkilerinin ardından 1980’lerde tekrar yükselişe geçti ve uygulamaya konulan liberalizasyon politikaları ile gelişimi hızlandı. 1990’ların başında SSCB’nin dağılması ve Doğu Avrupa ülkelerinde yaşanan gelişmeler ile deri ürünleri ihracatının büyük bölümü bu bölgelere yapılır hale geldi, ancak 1998’de ortaya çıkan Rusya krizi, pazar çeşitlendirmesinin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi. 2000’den itibaren ise başta AB olmak üzere yeni ülke pazarlarına açılmaya başlanmasıyla, sektör daha olumlu bir gelişme eğilimi içine girdi.
Sektörün Türk ekonomisindeki ağırlığına bakıldığında, GSMH içinde yaklaşık yüzde 1, imalat sanayi üretiminde yüzde 2,3 ve toplam kayıtlı sanayi istihdamında yüzde 1,5 oranında pay aldığı görülüyor. Türkiye’de ham deri üretimi konusunda sağlıklı bilgi elde edilebilmesi güç olmasına rağmen, ihtiyaç duyulan ham derinin yarıdan fazlasının ithalat yoluyla karşılandığı biliniyor. Türkiye’de kesilen hayvanlardan elde edilen deriler, işlenen derinin yüzde 40’ını oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 60’lık bölüm ise ithalat yoluyla karşılanıyor. Deri ürünleri üretiminde kullanılan büyük baş hayvan derilerinin yüzde 46’sının, küçük baş hayvan derilerinin ise yüzde 75’inin ithalat yoluyla tedarik edildiği tahmin ediliyor. İthalata bu oranda bağımlı olunmasının nedeni ise hem miktar hem de kalite açısından sanayi ihtiyacının yurtiçinden karşılanamaması…
Diğer taraftan, sektörle ilgili en çarpıcı verilerden biri, kapasite kullanım oranlarının düşük olması… Üretim altyapısı ve kapasite gücünün satışa dönüştürülemediğinin bir göstergesi olan, kapasite kullanım oranlarındaki düşüklük, aynı zamanda sektörde üretim maliyetlerini de arttıran en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Sektörün Türk ekonomisindeki ağırlığına bakıldığında, GSMH içinde yaklaşık yüzde 1, imalat sanayi üretiminde yüzde 2,3 ve toplam kayıtlı sanayi istihdamında yüzde 1,5 oranında pay aldığı görülüyor. Türkiye’de ham deri üretimi konusunda sağlıklı bilgi elde edilebilmesi güç olmasına rağmen, ihtiyaç duyulan ham derinin yarıdan fazlasının ithalat yoluyla karşılandığı biliniyor. Türkiye’de kesilen hayvanlardan elde edilen deriler, işlenen derinin yüzde 40’ını oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 60’lık bölüm ise ithalat yoluyla karşılanıyor. Deri ürünleri üretiminde kullanılan büyük baş hayvan derilerinin yüzde 46’sının, küçük baş hayvan derilerinin ise yüzde 75’inin ithalat yoluyla tedarik edildiği tahmin ediliyor. İthalata bu oranda bağımlı olunmasının nedeni ise hem miktar hem de kalite açısından sanayi ihtiyacının yurtiçinden karşılanamaması…
Diğer taraftan, sektörle ilgili en çarpıcı verilerden biri, kapasite kullanım oranlarının düşük olması… Üretim altyapısı ve kapasite gücünün satışa dönüştürülemediğinin bir göstergesi olan, kapasite kullanım oranlarındaki düşüklük, aynı zamanda sektörde üretim maliyetlerini de arttıran en önemli faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Suni Dericiliğin Dünyada Gelişimi
Çinlilerin 1400’lü yıllarda balmumuna daldırılmış kumaştan yaptıkları şemsiye, günümüz suni deri teknolojisinin başlangıcı olarak görülüyor. Bu çalışmalar, daha sonra "direkt kaplama" olarak isimlendirilecek işlemin tarihteki ilk uygulamasıdır. Kumaşın, tamamıyla farklı bir malzemeyle kaplanarak/birleştirilerek işlevinin geliştirilmesi düşüncesi bu şekilde oluştu.
Bugün kullanılan PVC ve PÜ gibi polimerlerin ilk örnekleri 1839’da Goodyear tarafından üretildi. Goodyear, kükürtle vulkanize edilmiş kauçuk olan liboniti üretti. Ancak, o yıllarda henüz polimer kavramı ortaya atılmamıştı. 1960’lı yıllarda kumaş ve plastik özelliklerini aynı anda içeren bir yapıdan bahsedilmeye başlandı. Yüzeye, doğal deri efekti verilirken, kumaş yapının sağlamlığı sağlandı. Bu yıllarda "transfer kaplama" ortaya çıktı.
Son 25 yılda flok hammaddesi olan elyaf, PVC, PÜ, naylon ve diğer polimerdeki gelişmeler, suni deri üretiminde yeni olanaklar sağladı, ayakkabı, koltuk döşeme, giyim, ambalaj, terlik, kemer, oto döşeme, ajanda ve çanta başta olmak üzere birçok alanda kullanım olanağı doğdu. Bu gelişim neticesinde suni deri, doğal deriyle rekabet eder hale geldi.
Su geçirmezlik, dayanıklılık ve fiyat uygunluğu gibi avantajları nedeniyle suni deriye olan talep hızla arttı. Özellikle non-woven teknolojisinin gelişmesi ve üretimde PVC yerine PÜ’nün kullanılmasıyla fiziksel özellikleri ve görünüşü doğal deriye çok yakın olan suni deri üretimi gerçekleşti. Bu nitelikteki suni deri, doğal derinin kullanıldığı her alanda rahatlıkla kullanılmaya başlandı.
Yakın dönemde tekstil ve özellikle kimyasal elyaf sektöründe elde edilen ilerlemeler, doğal derinin yerini alabilecek alternatif ürünler geliştirilmesine olanak sağladı. Günümüzde giderek yaygınlık kazanan ve giyimden ayakkabıya, çantadan döşemelik sektörüne kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı bulan "ultra microfiber süet" ürünler doğal deriye yakın özellikler taşımasının yanında çevre dostu olması nedeniyle uluslararası pazarlarda yoğun talep buluyor. Bu ürünler ABD, İtalya, Kore, Tayvan ve Japonya’da üretiliyor.
Bugün kullanılan PVC ve PÜ gibi polimerlerin ilk örnekleri 1839’da Goodyear tarafından üretildi. Goodyear, kükürtle vulkanize edilmiş kauçuk olan liboniti üretti. Ancak, o yıllarda henüz polimer kavramı ortaya atılmamıştı. 1960’lı yıllarda kumaş ve plastik özelliklerini aynı anda içeren bir yapıdan bahsedilmeye başlandı. Yüzeye, doğal deri efekti verilirken, kumaş yapının sağlamlığı sağlandı. Bu yıllarda "transfer kaplama" ortaya çıktı.
Son 25 yılda flok hammaddesi olan elyaf, PVC, PÜ, naylon ve diğer polimerdeki gelişmeler, suni deri üretiminde yeni olanaklar sağladı, ayakkabı, koltuk döşeme, giyim, ambalaj, terlik, kemer, oto döşeme, ajanda ve çanta başta olmak üzere birçok alanda kullanım olanağı doğdu. Bu gelişim neticesinde suni deri, doğal deriyle rekabet eder hale geldi.
Su geçirmezlik, dayanıklılık ve fiyat uygunluğu gibi avantajları nedeniyle suni deriye olan talep hızla arttı. Özellikle non-woven teknolojisinin gelişmesi ve üretimde PVC yerine PÜ’nün kullanılmasıyla fiziksel özellikleri ve görünüşü doğal deriye çok yakın olan suni deri üretimi gerçekleşti. Bu nitelikteki suni deri, doğal derinin kullanıldığı her alanda rahatlıkla kullanılmaya başlandı.
Yakın dönemde tekstil ve özellikle kimyasal elyaf sektöründe elde edilen ilerlemeler, doğal derinin yerini alabilecek alternatif ürünler geliştirilmesine olanak sağladı. Günümüzde giderek yaygınlık kazanan ve giyimden ayakkabıya, çantadan döşemelik sektörüne kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı bulan "ultra microfiber süet" ürünler doğal deriye yakın özellikler taşımasının yanında çevre dostu olması nedeniyle uluslararası pazarlarda yoğun talep buluyor. Bu ürünler ABD, İtalya, Kore, Tayvan ve Japonya’da üretiliyor.
4 Mayıs 2010 Salı
Kompozit Kutu Nedir?
Kompozit kutu, gövdesi karton, alt ve üst kapakları farklı malzemeden, kapakları, kağıt, metal, plastikten ya da bunların birleşiminden üretilen kutulardır. Kompozit kutularda gövdeyi oluşturan ana malzeme kartondur. Kutuya bariyer özelliği kazandırmak için karton gövde, alüminyum folyo ya da plastik film ile kaplanabilir.
Kapaklar; kağıt, metal, plastik ya da bu malzemelerin kombinasyonu olabilir. Esas olarak iki çeşit kompozit kutu vardır. Bunlar spiral ve heliseldir. Bu kutuların her ikisi de ya monte edilmiş, ya da kutu üretimini kendisi gerçekleştirecek olanlar için komponent olarak satın alınabilir.
Bu ambalajlar; toz ve taneli kuru ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır. Metal kutuların yerine kullanılan bu kutuların avantajları; metal kutudan daha ucuz olması ve kullanılacak kapak malzemesi konusunda geniş bir alternatife sahip olmasıdır. Ancak kompozit kutular, neme karşı metal kutular kadar dayanıklı değildir.
Kapaklar; kağıt, metal, plastik ya da bu malzemelerin kombinasyonu olabilir. Esas olarak iki çeşit kompozit kutu vardır. Bunlar spiral ve heliseldir. Bu kutuların her ikisi de ya monte edilmiş, ya da kutu üretimini kendisi gerçekleştirecek olanlar için komponent olarak satın alınabilir.
Bu ambalajlar; toz ve taneli kuru ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır. Metal kutuların yerine kullanılan bu kutuların avantajları; metal kutudan daha ucuz olması ve kullanılacak kapak malzemesi konusunda geniş bir alternatife sahip olmasıdır. Ancak kompozit kutular, neme karşı metal kutular kadar dayanıklı değildir.
Fleksible Ambalajda Nelere Dikkat Edilmelidir?
Fleksible ambalaj, muhtebiyatı nedeniyle farklı değerlere sahiptir. Yapımı ve üretiminde gerçekleşen olası küçük hatalar, büyük ve geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, şu kritik unsurlara dikkat edilmesi zorunludur:
* Ambalajlanacak ürünün tanımı. Bu tanımın içine ürünün tipi, formülü, pH değeri, şekli, büyüklüğü, birim ağırlığı ve ürüne ait herhangi bir özel talep olup olmadığı, gıda ürünleri için raf ömrünün bildirilmesi gereklidir.
* Ambalajlama makinesinin tipi ve modeli, makinenin gereksinimi, maksimum bobin çapı ve göbek iç çapı.
* Şekillendir, doldur, kapat tipi fleksible ambalaj folyosunun bobinin göbek çapının uluslararası standardı 70, 76 ve 152 milimetredir. Ayrıca kabul edilebilir toleranslarla birlikte malzemenin kalınlığı, makinenin ısıtıp kapatma sınırı.
* Malzemenin aynı boyutları, eni ve kesim uzunluğu (bir paket için gerekli malzemenin uzunluğu) milimetre olarak ve tabii kabul edilebilir toleransları ile birlikte.
* Tasarım ve baskı yönergesi. Bobin şeklindeki malzemeler için baskının pozisyonunu belirtmek önemlidir.
* Sipariş miktarı. Gereksinim duyulan sipariş miktarı fleksible ambalaj üreticisine bildirilirken ekonomik durum ve depolama koşulları da hesaba katılmalıdır. Bazı fleksible folyolar belirli bir süre depolanabilir. Kontrollü bir ortamda bir depolama sınırlı olabilir.
* Fleksible ambalaj üreticisine üretilecek malzemenin özelliğini belirlemesi için temel özellik belirtilirken çok aşırıya kaçılmamalıdır. Fleksible ambalajda malzeme ve üretim teknolojisi çok süratli bir şekilde gelişir.
* Ambalajlanacak ürünün tanımı. Bu tanımın içine ürünün tipi, formülü, pH değeri, şekli, büyüklüğü, birim ağırlığı ve ürüne ait herhangi bir özel talep olup olmadığı, gıda ürünleri için raf ömrünün bildirilmesi gereklidir.
* Ambalajlama makinesinin tipi ve modeli, makinenin gereksinimi, maksimum bobin çapı ve göbek iç çapı.
* Şekillendir, doldur, kapat tipi fleksible ambalaj folyosunun bobinin göbek çapının uluslararası standardı 70, 76 ve 152 milimetredir. Ayrıca kabul edilebilir toleranslarla birlikte malzemenin kalınlığı, makinenin ısıtıp kapatma sınırı.
* Malzemenin aynı boyutları, eni ve kesim uzunluğu (bir paket için gerekli malzemenin uzunluğu) milimetre olarak ve tabii kabul edilebilir toleransları ile birlikte.
* Tasarım ve baskı yönergesi. Bobin şeklindeki malzemeler için baskının pozisyonunu belirtmek önemlidir.
* Sipariş miktarı. Gereksinim duyulan sipariş miktarı fleksible ambalaj üreticisine bildirilirken ekonomik durum ve depolama koşulları da hesaba katılmalıdır. Bazı fleksible folyolar belirli bir süre depolanabilir. Kontrollü bir ortamda bir depolama sınırlı olabilir.
* Fleksible ambalaj üreticisine üretilecek malzemenin özelliğini belirlemesi için temel özellik belirtilirken çok aşırıya kaçılmamalıdır. Fleksible ambalajda malzeme ve üretim teknolojisi çok süratli bir şekilde gelişir.
Fleksible Ambalaj Nedir?
Fleksible ambalajlar, içine konan ürünün özelliklerine göre esnek, farklı, değişken, bir sabitliğe bağlı olmayan ambalajlar olup, kağıt, alüminyum folyo, plastik filmlerden ya da bunların bir laminasyonundan yapılan farklı sargılık folyolar, torbaları (bir kenardan dikişli torbalar, hortum dikişli torbalar, karından dikişli ve körüklü torbalar) içerir.
Fleksible ambalajı meydana getiren ambalajın yapısı, içine konulacak ürünün fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre değişir. Rulo halindeki fleksible ambalaj folyoları, yatay (HFFS) ya da dikey (VFFS) makinelerde şekillendir/ doldur/ kapat ilkesiyle fleksible ambalajlara dönüşür. Fleksible folyolar sterilize edilebilir, vakumlanabilir, içine konan oksijen, azot gibi gazlarla takviye edilerek ürünün taze kalmasını sağlar. Sıcak ya da soğuk kapatma ya da sargılanma özellikleri mevcuttur.
Fleksible ambalaj üretiminde çeşitli malzemeler kullanılır. Fleksible ambalajı oluşturmak için laminasyon, koekstrüzyon, kaplama tekniklerinden yararlanılır. Kağıt, karton, alüminyum folyo PE, PP, PETP, PA, PS, metalize, karbonatlı filmler, kopolimer (emülsiyon) kaplamaları, polivinidin klorid, vinil asetat kopolimerleri, yapıştırıcılar, matbaa mürekkepleri fleksible ambalajın oluşumunda kullanılır. Bu malzemelerin kaplanması ya da birbirleriyle laminasyonu yoluyla fleksible ambalajlar elde edilir.
Fleksible ambalaj için oldukça yeni ve büyüyen bir pazara sahip olan dik durabilen poşetler, sıvı ve kuru (toz, taneli olmak üzere) ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır.
Fleksible ambalajı meydana getiren ambalajın yapısı, içine konulacak ürünün fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre değişir. Rulo halindeki fleksible ambalaj folyoları, yatay (HFFS) ya da dikey (VFFS) makinelerde şekillendir/ doldur/ kapat ilkesiyle fleksible ambalajlara dönüşür. Fleksible folyolar sterilize edilebilir, vakumlanabilir, içine konan oksijen, azot gibi gazlarla takviye edilerek ürünün taze kalmasını sağlar. Sıcak ya da soğuk kapatma ya da sargılanma özellikleri mevcuttur.
Fleksible ambalaj üretiminde çeşitli malzemeler kullanılır. Fleksible ambalajı oluşturmak için laminasyon, koekstrüzyon, kaplama tekniklerinden yararlanılır. Kağıt, karton, alüminyum folyo PE, PP, PETP, PA, PS, metalize, karbonatlı filmler, kopolimer (emülsiyon) kaplamaları, polivinidin klorid, vinil asetat kopolimerleri, yapıştırıcılar, matbaa mürekkepleri fleksible ambalajın oluşumunda kullanılır. Bu malzemelerin kaplanması ya da birbirleriyle laminasyonu yoluyla fleksible ambalajlar elde edilir.
Fleksible ambalaj için oldukça yeni ve büyüyen bir pazara sahip olan dik durabilen poşetler, sıvı ve kuru (toz, taneli olmak üzere) ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır.
Çuval Yapımında Temel Unsurlar
Çuvallar; keten, kenevir, jüt, plastik ve kağıttan yapılır. Çay, şeker, gübre, çimento, çeşitli kimyevi maddeler gibi serbest olarak dökülen malzemelerin ambalajı olarak kullanılır. Taşıma ambalajıdırlar.
Çuvallar iki ana gruba ayrılır: Açık ağızlı ve vanalı (valflı)
Açık ağızlı çuvalların bir ucu üretim aşamasında kapatılır. Diğer ucu ise, ya el ya da otomatik olarak doldurulup kapatılır. Birçok doğal elyaflı ve plastik çuvallar açık ağızlıdır.
Vanalı torbaların her iki ucu üretim aşamasında kapatılır. Bir köşesinde bırakılan açıklık ya da vana ile paketleme makinesinde doldurulur. Bu süreçte önemli noktalar ise şöyle sıralanabilir:
* Ambalajlanacak ürünün yoğunluğu, cinsi, birim ağırlığı, neme karşı korunmasının gerekip gerekmediği.
* Çuvalların dolum, kapatma yöntemi. Bu işlem makine ile yapılacaksa makinenin modeli, tipi.
* Çuval üretilirken kullanılacak malzeme ve çuvalın tipi.
* Çuvalın ölçüleri.
* Boş çuvalların taşıma, depolama yönergeleri.
* Çuvalın üzerine uygulanacak baskı ile ilgili yönergesi.
Çuvallar iki ana gruba ayrılır: Açık ağızlı ve vanalı (valflı)
Açık ağızlı çuvalların bir ucu üretim aşamasında kapatılır. Diğer ucu ise, ya el ya da otomatik olarak doldurulup kapatılır. Birçok doğal elyaflı ve plastik çuvallar açık ağızlıdır.
Vanalı torbaların her iki ucu üretim aşamasında kapatılır. Bir köşesinde bırakılan açıklık ya da vana ile paketleme makinesinde doldurulur. Bu süreçte önemli noktalar ise şöyle sıralanabilir:
* Ambalajlanacak ürünün yoğunluğu, cinsi, birim ağırlığı, neme karşı korunmasının gerekip gerekmediği.
* Çuvalların dolum, kapatma yöntemi. Bu işlem makine ile yapılacaksa makinenin modeli, tipi.
* Çuval üretilirken kullanılacak malzeme ve çuvalın tipi.
* Çuvalın ölçüleri.
* Boş çuvalların taşıma, depolama yönergeleri.
* Çuvalın üzerine uygulanacak baskı ile ilgili yönergesi.
Ahşap Ambalajda Nelere Dikkat Edilmelidir?
Bir ahşap ambalajda, diğer ambalaj türlerine göre çok daha farklı koruma faktörleri devreye girer. Bunların en önemlileri şöyle sıralanabilir:
* Kerestenin yoğunluğu, dayanıklılığı ve çakılan çivilerin kolay ya da zor sökülmesiyle direkt orantılıdır. Kuruduktan sonra yoğunluğu 640 kilogram/metreküpten yüksek olanlar ambalaj için kullanılmamalıdır. Benzer şekilde yoğunluğu 350 kilogram/metreküpten düşük olan kereste ise; sandık üretmek için yeterli derecede dayanıklı olmaz.
* Kerestenin nem içeriği yüzde 15–20 olmalıdır. Bu sayı kuruduktan sonra kerestenin çekmesi ve taşımada ağırlık tasarrufu bakımından önemlidir.
* Biçilen kereste hafif ya da ciddi bir takım hatalara sahip olmamalıdır.
* Ahşap sandıkların oluşturulmasında ve kapağının çakılmasında oluklu, ya da özel diş açılmış çivilerin kullanılması tercih edilmelidir.
* Ahşap esaslı kutu ya da sandık üretmek için uygun boyutlu kerestenin seçilmesi hem ekonomik nedenlerle hem de ortaya çıkan ambalajın dayanıklılığı için çok önemlidir.
* Sandığın içine konulacak ürünün ağırlığı, sandık seçiminde göz önüne alınması gereken bir başka noktadır.
* Kerestenin yoğunluğu, dayanıklılığı ve çakılan çivilerin kolay ya da zor sökülmesiyle direkt orantılıdır. Kuruduktan sonra yoğunluğu 640 kilogram/metreküpten yüksek olanlar ambalaj için kullanılmamalıdır. Benzer şekilde yoğunluğu 350 kilogram/metreküpten düşük olan kereste ise; sandık üretmek için yeterli derecede dayanıklı olmaz.
* Kerestenin nem içeriği yüzde 15–20 olmalıdır. Bu sayı kuruduktan sonra kerestenin çekmesi ve taşımada ağırlık tasarrufu bakımından önemlidir.
* Biçilen kereste hafif ya da ciddi bir takım hatalara sahip olmamalıdır.
* Ahşap sandıkların oluşturulmasında ve kapağının çakılmasında oluklu, ya da özel diş açılmış çivilerin kullanılması tercih edilmelidir.
* Ahşap esaslı kutu ya da sandık üretmek için uygun boyutlu kerestenin seçilmesi hem ekonomik nedenlerle hem de ortaya çıkan ambalajın dayanıklılığı için çok önemlidir.
* Sandığın içine konulacak ürünün ağırlığı, sandık seçiminde göz önüne alınması gereken bir başka noktadır.
Ahşap Ambalaj Nedir? Nerede Kullanılır?
Dünyanın en eski ambalajlarından olan ahşap ambalaj, sertlik ve dayanıklılık özelliklerinden dolayı ağır kırılgan yüklerin, havalandırma özelliğinden dolayı da taze sebze ve meyvenin ambalajlanmasında yaygın olarak kullanılır.
Ahşap ambalajın malzemesi odundur. Odunun yoğunluğu 0,32 gram / metreküpe kadar değişir. Yoğunluğu yüksek odunların, çivi tutma özellikleri ve direnci yüksektir. Odunlar dayanım ve çivi tutma özelliklerine göre dört gruba ayrılır.
Kullanım şekilleri; kutular ve kafesler, sepetler ve diğerleri, variller ve fıçılar, paletler ve konteynerler, ağaç yünü olarak sayılabilir
Ahşap ambalajın malzemesi odundur. Odunun yoğunluğu 0,32 gram / metreküpe kadar değişir. Yoğunluğu yüksek odunların, çivi tutma özellikleri ve direnci yüksektir. Odunlar dayanım ve çivi tutma özelliklerine göre dört gruba ayrılır.
Kullanım şekilleri; kutular ve kafesler, sepetler ve diğerleri, variller ve fıçılar, paletler ve konteynerler, ağaç yünü olarak sayılabilir
Plastik Şişe ve Kavanoz Nerelerde Kullanılır?
Plastik şişe ve kavanozlar, birçok durumda cam, metal ambalajlara alternatif oluşturur. Bu durum özellikle kozmetik ürünler, otomotiv sanayinde kullanılan çeşitli sıvılar ve diğer teknik teknolojik ürünlerin ambalajlanması durumunda geçerliliğini korur.
Plastik şişe ve kavanozlar iki evrede üretilir. Önce hamur hazırlanır, daha sonra bu hamur bitmiş ambalaja dönüştürülür. Hamurun elde edilmesinde iki temel yöntem bulunur; ekstrüzyon ve enjeksiyon kaplama… Üretim yönteminin seçimi, ambalajın büyüklüğüne, tasarımına, üretim hacmine ve maliyetine bağlıdır.
Şişe ve kavanozların üretimi için en az bir kalıba gereksinim duyulur ve bu nedenle az miktarda yapılacak üretimlerde birim maliyeti çok yüksektir. Bunu önlemek için, birçok üreticide standart seri şişe ve kavanozlar mevcuttur ve bunlar stoktan sağlandıkları için toplam maliyeti oldukça düşüktür.
Şişe ve kavanozlar çok çeşitli özelliklere sahip farklı kalitede plastiklerden üretilir. Bu nedenle ambalaj kullanıcısının kendi ürününün gerçek gereksinimini ve bu ürünün ambalajlanacağı plastiğin özelliklerini bilmesi gerekir.
Plastik şişe ve kavanozlar iki evrede üretilir. Önce hamur hazırlanır, daha sonra bu hamur bitmiş ambalaja dönüştürülür. Hamurun elde edilmesinde iki temel yöntem bulunur; ekstrüzyon ve enjeksiyon kaplama… Üretim yönteminin seçimi, ambalajın büyüklüğüne, tasarımına, üretim hacmine ve maliyetine bağlıdır.
Şişe ve kavanozların üretimi için en az bir kalıba gereksinim duyulur ve bu nedenle az miktarda yapılacak üretimlerde birim maliyeti çok yüksektir. Bunu önlemek için, birçok üreticide standart seri şişe ve kavanozlar mevcuttur ve bunlar stoktan sağlandıkları için toplam maliyeti oldukça düşüktür.
Şişe ve kavanozlar çok çeşitli özelliklere sahip farklı kalitede plastiklerden üretilir. Bu nedenle ambalaj kullanıcısının kendi ürününün gerçek gereksinimini ve bu ürünün ambalajlanacağı plastiğin özelliklerini bilmesi gerekir.
Plastik Ambalajın Temel Özellikleri
Plastik variller genellikle sıvı, toz, macun ve yarı katı ürünlerin taşınmasında kullanılır. Çelik varillerle taşınamayan ya da taşınması sakıncalı olan ürünler plastik varillerde taşınır. Ayrıca oldukça hafif olmaları nedeniyle taşıma avantajı bakımından çelik varillere tercih edilir. Plastik varillerin birçoğu kimyevi ürünlerin ambalajı olarak kullanılırlar. Gıda işleme sanayinde ise plastik variller, konsantre meyve suyu, sebze püreleri, turşu, salça, salamura balık, reçel, maya, zeytinyağı ve gıdalara lezzet verici katkı maddelerinin taşınması ve depolanması için kullanılır.
Plastik tüpler, genellikle kozmetik ve temizlik malzemeleri, güzellik kremleri ve diş macunu ambalajı olarak kullanılır. Bunlar sıkıldığında alüminyum tüpler gibi şekil değiştirmez. Gıda ambalajında bu özellik bir kusurdur. Çünkü her sıkmadan sonra tüpün içine hava emilir. Hava ile birlikte bakteri, mantar vb. tüpün içine girer. Plastik tüpler, sıcak olarak sterilize de edilemezler.
Plastik filmler, tek başına da torba üretiminde kullanılır. Özellikle önceden şekillendirilmiş torbaların üretiminde en çok kullanılan malzemeler PE ve PP filmlerdir. Küçük ve orta ölçekli ambalajlama işlemlerinde ve özellikle tekstil ürünlerinin paketlenmesinde bu tür torbalar çok sık kullanılır.
Bu ürünlerde dikkat edilecek özelliklerin bazıları ise şunlar:
* Ürünün özellikleri pH değeri, koku özelliği, viskozitesi, ultraviyole ışığa karşı korunma durumu (ürünün herhangi bir bariyer gereksinimi olup olmadığı).
* Basınca dayanıklı ambalaja gereksinim olup olmadığı.
* Dolum özellikleri (sıcak, soğuk doldurma, hacimsel doldurma), dolum sürecinde gereksinim duyulan ısı dayanıklılığı, dolum şekli (elle ya da otomatik makinede mi doldurulacağı eğer makinede dolduruluyorsa makinenin modeli ile kabul edilebilir ambalaj boyutu sınırları).
* Kapatma yöntemi, kapak tipi.
* Gereksinim duyulan ambalajın üretiminde kullanılacak hammadde ve ambalajın tipi, boyutu, dış ve iç basınca dayanacak mekanik direnci, gaz geçirgenliği, berraklığı, yüzey parlaklığı.
* Tasarım, baskı yönergesi.
Plastik tüpler, genellikle kozmetik ve temizlik malzemeleri, güzellik kremleri ve diş macunu ambalajı olarak kullanılır. Bunlar sıkıldığında alüminyum tüpler gibi şekil değiştirmez. Gıda ambalajında bu özellik bir kusurdur. Çünkü her sıkmadan sonra tüpün içine hava emilir. Hava ile birlikte bakteri, mantar vb. tüpün içine girer. Plastik tüpler, sıcak olarak sterilize de edilemezler.
Plastik filmler, tek başına da torba üretiminde kullanılır. Özellikle önceden şekillendirilmiş torbaların üretiminde en çok kullanılan malzemeler PE ve PP filmlerdir. Küçük ve orta ölçekli ambalajlama işlemlerinde ve özellikle tekstil ürünlerinin paketlenmesinde bu tür torbalar çok sık kullanılır.
Bu ürünlerde dikkat edilecek özelliklerin bazıları ise şunlar:
* Ürünün özellikleri pH değeri, koku özelliği, viskozitesi, ultraviyole ışığa karşı korunma durumu (ürünün herhangi bir bariyer gereksinimi olup olmadığı).
* Basınca dayanıklı ambalaja gereksinim olup olmadığı.
* Dolum özellikleri (sıcak, soğuk doldurma, hacimsel doldurma), dolum sürecinde gereksinim duyulan ısı dayanıklılığı, dolum şekli (elle ya da otomatik makinede mi doldurulacağı eğer makinede dolduruluyorsa makinenin modeli ile kabul edilebilir ambalaj boyutu sınırları).
* Kapatma yöntemi, kapak tipi.
* Gereksinim duyulan ambalajın üretiminde kullanılacak hammadde ve ambalajın tipi, boyutu, dış ve iç basınca dayanacak mekanik direnci, gaz geçirgenliği, berraklığı, yüzey parlaklığı.
* Tasarım, baskı yönergesi.
Plastik Ambalaj Nedir?
Plastik ambalaj, çok geniş bir hammadde jeneriğinden üretilen binlerce çeşit malzeme ile ambalaj endüstrisinin her alanında kullanılıyor. Plastikler, kolay şekil almaları, gazlara karşı koruyucu olmaları, hafif olmaları ve kolay hijyen sağlanması nedeniyle özellikle kap, şişe, tepsi gibi ambalaj üretimlerinin en önemli hammaddeleri arasında yer alıyor.
Plastik ambalajın avantajları; darbelere karşı iyi dayanması ve kırılma durumunda bile etrafa saçılmaması, hafif olması, estetik görünüm ve ultraviyole ışığına karşı koruma açısından çeşitli renklerde üretilebilmesi, şeffaf olması, kısa süreli üretimlerde ekonomik olması, cam ambalajla karşılaştırıldığında çok çeşitli şekillerde üretilebilme olanağının olmasıdır.
Plastik ambalaj yapımında kullanılan hammaddeler HDPE (Yüksek yoğunluklu polietilen), LDPE (Düşük yoğunluklu polietilen), PVC Polivinil Klorid, PET Polietilen Terefitalat, PEN Polietilen Naftalat, PP Polipropilen, PS’dir.
Plastik ambalajın avantajları; darbelere karşı iyi dayanması ve kırılma durumunda bile etrafa saçılmaması, hafif olması, estetik görünüm ve ultraviyole ışığına karşı koruma açısından çeşitli renklerde üretilebilmesi, şeffaf olması, kısa süreli üretimlerde ekonomik olması, cam ambalajla karşılaştırıldığında çok çeşitli şekillerde üretilebilme olanağının olmasıdır.
Plastik ambalaj yapımında kullanılan hammaddeler HDPE (Yüksek yoğunluklu polietilen), LDPE (Düşük yoğunluklu polietilen), PVC Polivinil Klorid, PET Polietilen Terefitalat, PEN Polietilen Naftalat, PP Polipropilen, PS’dir.
Gıda Sektöründe Teneke Ambalajın Yeri
Gıda sektöründe kullanılan ambalajlar 9 çeşittir. Bunlar teneke, teneke+alüminyum, cam, plastik+pet, kağıt, oluklu mukavva, alüminyum takviyeli kağıt, alüminyum ve selafon ambalajlardır. Bunlardan plastik–pet ambalaj, teneke ambalaj, cam ambalaj ve kağıt ambalaj, ana grupları oluşturur. Gıda ürünlerinin yüzde 87’sinde bu 4 ambalaj grubu kullanılır.Her gıda ürününün özelliğine göre kullanılan ambalaj tipi değişiklik gösterir. Metalin yumuşayarak şekil verilebilmesi, gıda ambalaj sanayinde yer almasında önemli bir rol oynuyor.
Metal ambalaj iki gruba ayrılır: Teneke ambalaj ve alüminyum ambalaj. Teneke kutu yapımında çelik gövdesi yüzde 50 oranında tahrip olmaksızın inceltilebiliyor. Bu özelliği, teneke kutunun yaygınlaşmasında etkili oluyor. Işık, hava su gibi ortam koşullarına karşı dayanıklılığının yüksek olması, kemirgen ve böceklere karşı sağlam ve dayanıklı olması, bozulabilir gıdaları güvenilir şekilde muhafaza edebilmesi, sınırlı üretim dönemleri olan gıda ürünlerini ileride kullanılmak üzere saklayabilmesi ve doğada en kolay yok olan malzeme olması teneke ambalajın avantajlı özellikleri arasında. Son yıllarda kaplama özelliklerinin iyileştirilmesi ve teneke kutunun korozyona dayanıklı hale geliştirilmesi, daha ince kalınlıklara inilebilmesi teneke ambalaj sektörünün gelişmesinde rol oynadı.
Metal ambalaj iki gruba ayrılır: Teneke ambalaj ve alüminyum ambalaj. Teneke kutu yapımında çelik gövdesi yüzde 50 oranında tahrip olmaksızın inceltilebiliyor. Bu özelliği, teneke kutunun yaygınlaşmasında etkili oluyor. Işık, hava su gibi ortam koşullarına karşı dayanıklılığının yüksek olması, kemirgen ve böceklere karşı sağlam ve dayanıklı olması, bozulabilir gıdaları güvenilir şekilde muhafaza edebilmesi, sınırlı üretim dönemleri olan gıda ürünlerini ileride kullanılmak üzere saklayabilmesi ve doğada en kolay yok olan malzeme olması teneke ambalajın avantajlı özellikleri arasında. Son yıllarda kaplama özelliklerinin iyileştirilmesi ve teneke kutunun korozyona dayanıklı hale geliştirilmesi, daha ince kalınlıklara inilebilmesi teneke ambalaj sektörünün gelişmesinde rol oynadı.
Teneke Ambalajın Analizleri Neden Önemli?
Birçok ülkede gıda ile doğrudan ilişki içinde olan teneke ambalajlar için bazı yasal sınırlamalar bulunuyor. Özellikle teneke ambalaj kimyasalları üreten şirketlere geniş sorumluluklar yükleniyor. Bilinen ve yaygın olarak kullanılan yönetmelikler, ABD’de FDA (Food and Drug Administration) geliştiriliyor. AB de kendi yönetmeliklerini kullanıyor. Bunlar, FDA’nın uygulamalarının biraz daha güncelini oluşturuyor.
Türkiye’de ise 1977’de Ambalaj Araştırma Merkezi’nin temelleri atıldı. Ambalaj sektörünün ilk gelişimi de teneke kutu dalında oldu. Özellikle içecek sektöründe teneke kutu ve yardımcı elemanları sürekli geliştiriliyor. Bazı maddelerin kullanımına sınırlama getiriliyor. Örneğin, metal ambalaj sektöründe kullanılan analizler hammadde seçiminden son ürün testlerine kadar geniş bir yelpazede. Her aşamada teneke levha üreticisi, teneke kutu üreticisi ve gıda dolumcusu için farklı kalite kriterleri ve farklı test yöntemleri var.
Türkiye’de ise 1977’de Ambalaj Araştırma Merkezi’nin temelleri atıldı. Ambalaj sektörünün ilk gelişimi de teneke kutu dalında oldu. Özellikle içecek sektöründe teneke kutu ve yardımcı elemanları sürekli geliştiriliyor. Bazı maddelerin kullanımına sınırlama getiriliyor. Örneğin, metal ambalaj sektöründe kullanılan analizler hammadde seçiminden son ürün testlerine kadar geniş bir yelpazede. Her aşamada teneke levha üreticisi, teneke kutu üreticisi ve gıda dolumcusu için farklı kalite kriterleri ve farklı test yöntemleri var.
Teneke Ambalajın Analizleri Nasıl Yapılır?
Teneke Ambalajın Analizleri Nasıl Yapılır?
Teneke ambalaj kullanılan ürünlerde yapılan analizler 3 e ayrılır: Bunlar malzemeye uygulanan testler, performans testleri, ürüne uygulanan testlerdir. Ambalaj testleri çelik üreticisinden başlar, kutu imalatçısında devam eder ve dolumcu da yani gıda şirketinde sona erer. Kalite kontrol bölümünce uygulanan testler değişiklik gösterebilir. Özellikle malzemeye uygulanan testler ve tedarik kontrolü için uygulanan testler çelik üreticisi ve kutu imalatçısında gerçekleştirilir. Ürüne uygulanan testler ise çoğunlukla gıda şirketinde gerçekleşir.
Kalay kaplama ağırlık tayini: Teneke levhaya uygulanır. Teneke levhanın kalay miktarı artıkça korozyona karşı direnci de artar. Kalay miktarı hesaplanarak tedarikçiden alınan malın kabulü yapılır. TSE’de kalay kaplama aralıkları belirtilmiştir.
Kalaylı levhada gözenek testi: Kalaylı levhaya uygulanır.Gözenek sayısı ile korozyon arasında negatif bir ilişki vardır. Gözenek sayısı ne kadar azsa, korozyona direnç o kadar fazladır. Uygulanan test ile birim yüzeydeki gözenek sayısı belirlenir.
Demir çözünme testi: Kalaylı levhalar uygulanır. Bu test kutunun depolaması ile ilgili bilgi verir.
Lak kaplama ağırlık tayini: Konserve kutu imalatında lak kullanılarak kutunun dayanıklılığı artırılır. Lak kaplama ağırlığı arttıkça korozyona dayanıklılık da artar.
Paket testi: Teneke kutu üretildikten sonra doluma gitmeden önce güvenilirliğinin test edilmesi gerekir. Paket testi ve ekstraksiyon testi (gıdayla temas) önemli test yöntemleridir.
Extraksiyon testi: Teneke kutuya uygulanır. Teneke kaplamalarından ekstrakte edilen bileşimlerin varlığı ve miktarları üreticiler için dikkatlice kontrol edilir.Bu bileşikler FDA (Food and Drug Administration) yasalarıyla sınırlandırılmıştır. FDA yasalarına göre, gıda ile temas halinde bulunabilecek bileşikler “beyaz listede” belirtilmiştir. Bu listenin dışında bir bileşik teneke ambalajdan ekstrakte edilmemelidir. Teneke ile temas halinde bulunan gıdaların çeşitliliği ekstraksiyon testi için kullanılacak solüsyonlarında farklılaşmasına neden olur.
Teneke ambalaj kullanılan ürünlerde yapılan analizler 3 e ayrılır: Bunlar malzemeye uygulanan testler, performans testleri, ürüne uygulanan testlerdir. Ambalaj testleri çelik üreticisinden başlar, kutu imalatçısında devam eder ve dolumcu da yani gıda şirketinde sona erer. Kalite kontrol bölümünce uygulanan testler değişiklik gösterebilir. Özellikle malzemeye uygulanan testler ve tedarik kontrolü için uygulanan testler çelik üreticisi ve kutu imalatçısında gerçekleştirilir. Ürüne uygulanan testler ise çoğunlukla gıda şirketinde gerçekleşir.
Kalay kaplama ağırlık tayini: Teneke levhaya uygulanır. Teneke levhanın kalay miktarı artıkça korozyona karşı direnci de artar. Kalay miktarı hesaplanarak tedarikçiden alınan malın kabulü yapılır. TSE’de kalay kaplama aralıkları belirtilmiştir.
Kalaylı levhada gözenek testi: Kalaylı levhaya uygulanır.Gözenek sayısı ile korozyon arasında negatif bir ilişki vardır. Gözenek sayısı ne kadar azsa, korozyona direnç o kadar fazladır. Uygulanan test ile birim yüzeydeki gözenek sayısı belirlenir.
Demir çözünme testi: Kalaylı levhalar uygulanır. Bu test kutunun depolaması ile ilgili bilgi verir.
Lak kaplama ağırlık tayini: Konserve kutu imalatında lak kullanılarak kutunun dayanıklılığı artırılır. Lak kaplama ağırlığı arttıkça korozyona dayanıklılık da artar.
Paket testi: Teneke kutu üretildikten sonra doluma gitmeden önce güvenilirliğinin test edilmesi gerekir. Paket testi ve ekstraksiyon testi (gıdayla temas) önemli test yöntemleridir.
Extraksiyon testi: Teneke kutuya uygulanır. Teneke kaplamalarından ekstrakte edilen bileşimlerin varlığı ve miktarları üreticiler için dikkatlice kontrol edilir.Bu bileşikler FDA (Food and Drug Administration) yasalarıyla sınırlandırılmıştır. FDA yasalarına göre, gıda ile temas halinde bulunabilecek bileşikler “beyaz listede” belirtilmiştir. Bu listenin dışında bir bileşik teneke ambalajdan ekstrakte edilmemelidir. Teneke ile temas halinde bulunan gıdaların çeşitliliği ekstraksiyon testi için kullanılacak solüsyonlarında farklılaşmasına neden olur.
Teneke Ambalajda Kalite Kriterleri Nelerdir?
Kaliteli bir teneke kutu gıda güvenliği açısından önemlidir. İlk olarak levha yapım aşamasında başlayan kalite yolcuğu, baskılama ve etiketlemeye kadar geniş bir alana yayılır. İlk kontroller teneke levhanın özellikleri ile ilgilidir. Mümkün olduğu kadar az gözenekli, çizilme ve burkulma içermeyen, kolay form kazanabilen esnek bir yapıda olması istenir. Kaplama malzemelerinin, başlıca kalayın yüzeye uygulanması önemli basamaklardır. Bunu levhanın sertlik derecesi izler. Metal korozyonu metal ambalajlar da karşılaşılan en önemli sorundur. Kaliteli bir kutuda korozyon sorununu ortadan kaldırmak gerekir.
Gelişen teknoloji ile birlikte malzeme biliminin gelişmesi, daha farklı çözümlerin geliştirilmesini de mümkün kılıyor.
Kalay kaplama kütlesi: Tenekelerin her bir yüzeyindeki kaplama kütlesi g/ m2 olarak ifade edilir. TSE standartlarına göre bir yüzeydeki en az kaplama kütlesi 1 gr/m2 olmalıdır. Tercih edilen kaplama kütleleri 1,0 1,5 2,0 2,8 4,0 5,0 5,6 8,4 11,2 g/m2’dir. Her gıda için farklı kalay miktarı kullanılmaktadır. Kalayın indirgen etkisi ile rengi kısa sürede açılan yüksek asitli gıdalarda kalay kaplama miktarı yüksektir ve kutu mutlaka laklanmalıdır. Foodgrade, kalay ve demirin birbirine difuzyonu ile oluşan tabakadır. Kalaylamadan sonra ısıl işlemin uygulanması ile oluşur, tenekeye parlaklık verir. Foodgrade tabakası korozyon için önemlidir. Tabakanın kalınlığı, kullanılacak tenekenin gıda maddesi için kullanımında güvenliğini artırır.
Tenekenin sertlik derecesi: Teneke kalitesini belirleyen özelliklerden biri de, tenekelerin sertlik derecesidir. T harfi ile gösterilen "temper derecesi", tenekeye şekil ve form verebilme kolaylığının ölçüsüdür. Her temper grubundaki tenekenin kullanım alanları farklıdır. T1 en yumuşak, en kolay form kazanabilen tenekelerdir. Genellikler et ve balık konservelerinde kullanılırlar. T2 en sert tenekedir, şekil verilmesi zordur. Standart kutu gövde ve kapağı T3 derecesinde üretilir.Alkollü içeceklerde kutuların biraz daha sert olması istenir. Aerosollar ise, T6 sertlik derecesindeki levhadan üretilir.
Metal korozyonu: Teneke yüzeyinde çok küçük gözenekler kalabilir. Çelik levhadan kutu yapımında birçok çizik meydana gelebiliyor. Bu gözenekler lakın varlığı ile bile önlenemiyor. Gıda kutuya konduğu zaman elektro-kimyasal potansiyeli birbirinden farklı iki metal veya bileşikle aynı anda ilişkide bulunabilir. Gıdanın, demir ve kalay gibi iki ayrı metalle temas halinde bulunması konserve kutularında aşağıdaki reaksiyonu oluşmasına neden olur. Bu elektro-kimyasal reaksiyonun oluşması, konserve gıdayı bozuyor hatta kutuda delik oluşturabiliyor.Konserve kutu “galvanik bir hücre pil” niteliği kazanıyor ve anodik ve katodik olmak üzere iki farklı olay gerçekleşiyor.
Konservelerde genelde kalay anot ve demir ise katot olarak davranır. Buna göre kalay çözünerek ortama geçerken, demir üzerinde yani gözeneklerde hidrojen iyonları hidrojen gazına dönüştürülür. Böylece oluşan gaz önce vakumun azalmasına, sonra basınç oluşturarak kutuda bombaj oluşumuna neden olur. Buna normal korozyon denir. Kutuda oksijen varsa, kalay daima katot, demir ise anot olarak davranmakta ve gözeneklerdeki demir çözünerek, gözenekler derinleşir, kutunun delinmesine neden olur. Bu tip korozyona delik korozyonu denir. Bu nedenle korozyonu sınırlandırmak konserve sektöründe önemlidir. Bunun için hava çıkarma işlemi uygulanır. Korozyon etkisi yüksek gıdalarda, yeterli bir ekzost uygulanmalı ve bunlar kuvvetli vakum altında kapatılmalıdır. Korozyonun önlenmesi için, gıdaya uygun kalay kaplama ağırlığı ve lak tipi seçilmeli, levha yüzeyinde zedelenme oluşturulmamalıdır ve dolgu sıvısında fazla miktarda nitrat bulunmamalıdır.
Yüzey kararması: Konserve yapılacak gıda maddeleri yüksek oranda protein içerirse görülür. Teneke kutular laklanmaz veya gözenek içeren laklı kutular da konserve yapılınca, kutu iç yüzeyinde esmer-siyah ve mavi renk oluşur. Bu olaya sülfür kararması denir. Et, balık, bezelye, bakla konservelerinde sterilizasyon basamağında ortaya çıkar. Sterilizasyon sırasında lak geçirgenliği 5 kat artmaktadır. Aynı zamanda teneke yüzeyinde dayanıklı bir oksit filminin oluşturulması kararmaları önleyebilir.
Yüzey paslanması (dış korozyon): Teneke ambalajların dış yüzeyleri de çeşitli koşullarda aşınabilir, paslanabilir. Teneke dış yüzeyinde kalay kaplama ağırlığı düşük seçilmiş olabilir. Depolama koşulları optimumdan uzak ise, yüksek nem oranı, sıcaklık dalgalanmaları gibi, dış yüzeyde paslanma görülür. Kutu üretimde veya üretim sonrasında çizilmiş, kalay katmanı zarar görmüş olabilir. Konserve işleminde kutuların kaynar suda pastörize edilmesi sonucu yüzeyin paslanmasına neden olabilir. Soğutma suyunun kimyasal bileşimi paslanma da etkili olabilir. Suda bulunan kalsiyum iyonlarının fazlalığı, suyun klorlanmış olması kutunun ileride paslanmasına neden olabilmektedir.
Gelişen teknoloji ile birlikte malzeme biliminin gelişmesi, daha farklı çözümlerin geliştirilmesini de mümkün kılıyor.
Kalay kaplama kütlesi: Tenekelerin her bir yüzeyindeki kaplama kütlesi g/ m2 olarak ifade edilir. TSE standartlarına göre bir yüzeydeki en az kaplama kütlesi 1 gr/m2 olmalıdır. Tercih edilen kaplama kütleleri 1,0 1,5 2,0 2,8 4,0 5,0 5,6 8,4 11,2 g/m2’dir. Her gıda için farklı kalay miktarı kullanılmaktadır. Kalayın indirgen etkisi ile rengi kısa sürede açılan yüksek asitli gıdalarda kalay kaplama miktarı yüksektir ve kutu mutlaka laklanmalıdır. Foodgrade, kalay ve demirin birbirine difuzyonu ile oluşan tabakadır. Kalaylamadan sonra ısıl işlemin uygulanması ile oluşur, tenekeye parlaklık verir. Foodgrade tabakası korozyon için önemlidir. Tabakanın kalınlığı, kullanılacak tenekenin gıda maddesi için kullanımında güvenliğini artırır.
Tenekenin sertlik derecesi: Teneke kalitesini belirleyen özelliklerden biri de, tenekelerin sertlik derecesidir. T harfi ile gösterilen "temper derecesi", tenekeye şekil ve form verebilme kolaylığının ölçüsüdür. Her temper grubundaki tenekenin kullanım alanları farklıdır. T1 en yumuşak, en kolay form kazanabilen tenekelerdir. Genellikler et ve balık konservelerinde kullanılırlar. T2 en sert tenekedir, şekil verilmesi zordur. Standart kutu gövde ve kapağı T3 derecesinde üretilir.Alkollü içeceklerde kutuların biraz daha sert olması istenir. Aerosollar ise, T6 sertlik derecesindeki levhadan üretilir.
Metal korozyonu: Teneke yüzeyinde çok küçük gözenekler kalabilir. Çelik levhadan kutu yapımında birçok çizik meydana gelebiliyor. Bu gözenekler lakın varlığı ile bile önlenemiyor. Gıda kutuya konduğu zaman elektro-kimyasal potansiyeli birbirinden farklı iki metal veya bileşikle aynı anda ilişkide bulunabilir. Gıdanın, demir ve kalay gibi iki ayrı metalle temas halinde bulunması konserve kutularında aşağıdaki reaksiyonu oluşmasına neden olur. Bu elektro-kimyasal reaksiyonun oluşması, konserve gıdayı bozuyor hatta kutuda delik oluşturabiliyor.Konserve kutu “galvanik bir hücre pil” niteliği kazanıyor ve anodik ve katodik olmak üzere iki farklı olay gerçekleşiyor.
Konservelerde genelde kalay anot ve demir ise katot olarak davranır. Buna göre kalay çözünerek ortama geçerken, demir üzerinde yani gözeneklerde hidrojen iyonları hidrojen gazına dönüştürülür. Böylece oluşan gaz önce vakumun azalmasına, sonra basınç oluşturarak kutuda bombaj oluşumuna neden olur. Buna normal korozyon denir. Kutuda oksijen varsa, kalay daima katot, demir ise anot olarak davranmakta ve gözeneklerdeki demir çözünerek, gözenekler derinleşir, kutunun delinmesine neden olur. Bu tip korozyona delik korozyonu denir. Bu nedenle korozyonu sınırlandırmak konserve sektöründe önemlidir. Bunun için hava çıkarma işlemi uygulanır. Korozyon etkisi yüksek gıdalarda, yeterli bir ekzost uygulanmalı ve bunlar kuvvetli vakum altında kapatılmalıdır. Korozyonun önlenmesi için, gıdaya uygun kalay kaplama ağırlığı ve lak tipi seçilmeli, levha yüzeyinde zedelenme oluşturulmamalıdır ve dolgu sıvısında fazla miktarda nitrat bulunmamalıdır.
Yüzey kararması: Konserve yapılacak gıda maddeleri yüksek oranda protein içerirse görülür. Teneke kutular laklanmaz veya gözenek içeren laklı kutular da konserve yapılınca, kutu iç yüzeyinde esmer-siyah ve mavi renk oluşur. Bu olaya sülfür kararması denir. Et, balık, bezelye, bakla konservelerinde sterilizasyon basamağında ortaya çıkar. Sterilizasyon sırasında lak geçirgenliği 5 kat artmaktadır. Aynı zamanda teneke yüzeyinde dayanıklı bir oksit filminin oluşturulması kararmaları önleyebilir.
Yüzey paslanması (dış korozyon): Teneke ambalajların dış yüzeyleri de çeşitli koşullarda aşınabilir, paslanabilir. Teneke dış yüzeyinde kalay kaplama ağırlığı düşük seçilmiş olabilir. Depolama koşulları optimumdan uzak ise, yüksek nem oranı, sıcaklık dalgalanmaları gibi, dış yüzeyde paslanma görülür. Kutu üretimde veya üretim sonrasında çizilmiş, kalay katmanı zarar görmüş olabilir. Konserve işleminde kutuların kaynar suda pastörize edilmesi sonucu yüzeyin paslanmasına neden olabilir. Soğutma suyunun kimyasal bileşimi paslanma da etkili olabilir. Suda bulunan kalsiyum iyonlarının fazlalığı, suyun klorlanmış olması kutunun ileride paslanmasına neden olabilmektedir.
Aerosol Kutu Nedir? Nasıl Üretilir?
Aerosoller, bir gövde ve bir valfden oluşan basınç içeren ambalajlar olup, metal, plastik ve camdan üretilir. Metal aerosoller, sac (çelik) ve alüminyumdan üretilir. Bu ürünün üretilmesindeki bazı önemli unsurlar şöyle sıralanabilir:
* Kutunun basınca dayanıklılığı önemli bir konudur. Avrupa’da en çok kullanılan sanayi test basınçları 1.2, 1.5 ve 1.8 Mpa’dır.
* Ambalaj içindeki ürünün valf aracılığı ile kutunun içinden çıkartılması için püskürtücüden yararlanılır. Püskürtücünün ürüne, valfe ve ürünün arzu edilen sprey özelliğine uygun olması gerekir. Püskürtücü gazın seçiminde göz önünde bulundurulması gereken nokta da çevre yasalarıdır.
* Valfın seçiminde sprey özelliği, püskürtme, boşaltma açısı, parçacık büyüklüğü, parçaların dağılımı, ürüne uygunluğu ve valfın aerosolün kullanım süresince mükemmel bir şekilde çalışması çok önemli hususlardır.
* Dağıtım süresinde genellikle bir kapak kullanılır. Bu kapağın 2 işlevi vardır: Valfın kaza ile çalışmasını önlemek ve ambalajın görünümünü güzelleştirmek.
Sac variller taşıma ambalajlarıdır. İçine; gıdadan, kimyasal ürünlere kadar çok çeşitli ürünler konulur. 10 ila 240 litre arasında değişen hacimleri mevcuttur.
* Kutunun basınca dayanıklılığı önemli bir konudur. Avrupa’da en çok kullanılan sanayi test basınçları 1.2, 1.5 ve 1.8 Mpa’dır.
* Ambalaj içindeki ürünün valf aracılığı ile kutunun içinden çıkartılması için püskürtücüden yararlanılır. Püskürtücünün ürüne, valfe ve ürünün arzu edilen sprey özelliğine uygun olması gerekir. Püskürtücü gazın seçiminde göz önünde bulundurulması gereken nokta da çevre yasalarıdır.
* Valfın seçiminde sprey özelliği, püskürtme, boşaltma açısı, parçacık büyüklüğü, parçaların dağılımı, ürüne uygunluğu ve valfın aerosolün kullanım süresince mükemmel bir şekilde çalışması çok önemli hususlardır.
* Dağıtım süresinde genellikle bir kapak kullanılır. Bu kapağın 2 işlevi vardır: Valfın kaza ile çalışmasını önlemek ve ambalajın görünümünü güzelleştirmek.
Sac variller taşıma ambalajlarıdır. İçine; gıdadan, kimyasal ürünlere kadar çok çeşitli ürünler konulur. 10 ila 240 litre arasında değişen hacimleri mevcuttur.
Metal Kutuda Dikkat Edilmesi Gereken Temel Özellikler
Metal kutuların doldurulma işlemi sırasında, özellikle sağlık açısından dikkat edilmesi gereken önemli kurallar bulunuyor. Bunların başlıcaları:
* Metal kutu içine konulacak ürünün özellikleri, pH değeri ve belli bir depolama ısısında ay olarak olası raf ömrü.
* Ambalajlanacak ürünün ağırlık/hacim ilişkisi.
* Kutunun tasarımı.
* Dolum işleminin ayrıntıları, sıcak ya da soğuk doldurma, ısıtma / soğutma / zaman ilişkisi.
* Hem gövde, hem de kapak yapımı için kullanılacak olan metal levha için hammadde spesifikasyonları.
* Kutunun tipi, kapasitesi, nominal ve tam boyutu, numarası, gövdenin şekli ve profili, yan dikiş çeşidi.
* Astar olarak kullanılan emayenin cinsi, ayrıca kutu üreticisinin emaye ve emaye içindeki katkı maddelerinin FDA gıda yönetmeliği ile tam uyumlu olduğuna dair beyanı.
* Kutuda bulunması gereken özellikler, yapılması gereken özel işlemler.
* Kutunun kalite düzeyi ve hatalı üretim yüzdesi.
* Satın alma miktarı.
* Boş kutuların üretici tarafından temin edilecek olan tekrar kullanılabilen nakliye ambalajları ile ilgili teknik.
* Metal kutu içine konulacak ürünün özellikleri, pH değeri ve belli bir depolama ısısında ay olarak olası raf ömrü.
* Ambalajlanacak ürünün ağırlık/hacim ilişkisi.
* Kutunun tasarımı.
* Dolum işleminin ayrıntıları, sıcak ya da soğuk doldurma, ısıtma / soğutma / zaman ilişkisi.
* Hem gövde, hem de kapak yapımı için kullanılacak olan metal levha için hammadde spesifikasyonları.
* Kutunun tipi, kapasitesi, nominal ve tam boyutu, numarası, gövdenin şekli ve profili, yan dikiş çeşidi.
* Astar olarak kullanılan emayenin cinsi, ayrıca kutu üreticisinin emaye ve emaye içindeki katkı maddelerinin FDA gıda yönetmeliği ile tam uyumlu olduğuna dair beyanı.
* Kutuda bulunması gereken özellikler, yapılması gereken özel işlemler.
* Kutunun kalite düzeyi ve hatalı üretim yüzdesi.
* Satın alma miktarı.
* Boş kutuların üretici tarafından temin edilecek olan tekrar kullanılabilen nakliye ambalajları ile ilgili teknik.
Metal Ambalaj Nedir?
Metal kutular, çürüyüp bozulan gıdaların korunması için kullanılan ambalajlardır. Ayrıca boya, kimyevi maddeler gibi gıda dışı ürünlerin ambalajlanmasında da kullanılır. İçine konulan ürünlerin bozulmaması için çeşitli organik kaplamalar geliştirilmiştir.
Metal kutu üretiminde en çok kullanılan malzeme çeliktir. Farklı tip çelik levhalardan üretilen metal kutular, çeşitli ürünlerin ambalajı olarak kullanılır. Alüminyumdan üretilen metal kutular hem gazlı, hem de gazsız içeceklerin ambalajı olarak kullanılır.
Metal kutuların avantajlarını; ışık, hava ve suya karşı güçlü bir bariyer oluşturması, böceklere ve kemirgenlere karşı yeterli derecede sağlam ve dayanıklı olması, sterilizasyon için ısıtabilme ve hemen soğutma yapılabilmesi, uygun laklar kullanılarak gerekli şekilde işleme tabi tutulmuş ise içindeki ürün ile zararlı reaksiyona girmemesi, doğada en kolay yok olan malzeme olması olarak sıralayabiliriz.
Metal kutu üretiminde en çok kullanılan malzeme çeliktir. Farklı tip çelik levhalardan üretilen metal kutular, çeşitli ürünlerin ambalajı olarak kullanılır. Alüminyumdan üretilen metal kutular hem gazlı, hem de gazsız içeceklerin ambalajı olarak kullanılır.
Metal kutuların avantajlarını; ışık, hava ve suya karşı güçlü bir bariyer oluşturması, böceklere ve kemirgenlere karşı yeterli derecede sağlam ve dayanıklı olması, sterilizasyon için ısıtabilme ve hemen soğutma yapılabilmesi, uygun laklar kullanılarak gerekli şekilde işleme tabi tutulmuş ise içindeki ürün ile zararlı reaksiyona girmemesi, doğada en kolay yok olan malzeme olması olarak sıralayabiliriz.
Karton Kutu Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Karton kutu kullanımında dikkat edilmesi gereken temel özellikleri şöyle sıralamak mümkün:
* Ambalajlanacak ürünün şekli, büyüklüğü, birim ağırlığı ve ürünün yapısı, gıda ise; özel gereksinimleri ayrıntılı olarak bilinmelidir.
* Kutu üretiminde kullanılacak ürünün özelliklerine göre seçilen kartonun özellikleri (kaç gramdan hangi özelliklere sahip kartonla kutunun üretileceğinin tespit edilmesi) doğru tespit edilmelidir.
* Kutu taslaklarının tipi; mümkünse ECMA Avrupa Kutu Üreticileri Derneği’nin kod numarası kullanılarak, ilgili ölçüler ayrıntılı bir teknik çizim üzerinde açıklanarak yapılması kutu üreticisinden istenmelidir.
* Gereksinim duyulan miktar tespit edilmelidir (karton kutular, ideal koşullar olan 20–250 derecede yüzde 50 nem ortamında bile en fazla üç ay depolanabilir).
* Ambalajlanacak ürünün şekli, büyüklüğü, birim ağırlığı ve ürünün yapısı, gıda ise; özel gereksinimleri ayrıntılı olarak bilinmelidir.
* Kutu üretiminde kullanılacak ürünün özelliklerine göre seçilen kartonun özellikleri (kaç gramdan hangi özelliklere sahip kartonla kutunun üretileceğinin tespit edilmesi) doğru tespit edilmelidir.
* Kutu taslaklarının tipi; mümkünse ECMA Avrupa Kutu Üreticileri Derneği’nin kod numarası kullanılarak, ilgili ölçüler ayrıntılı bir teknik çizim üzerinde açıklanarak yapılması kutu üreticisinden istenmelidir.
* Gereksinim duyulan miktar tespit edilmelidir (karton kutular, ideal koşullar olan 20–250 derecede yüzde 50 nem ortamında bile en fazla üç ay depolanabilir).
Kağıt Torbada Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kağıt torba yapımında dikkat edilmesi gereken temel özellikler şöyle sıralanıyor:
* Kağıt torba içinde ambalajlanacak ürünün yoğunluğu, cinsi, birim ağırlığı, özel gereksinimler.
* Ürünün özelliklerine ve özel gereksinimlerine bağlı olarak torba üretiminde kullanılacak kâğıdın cinsi, özellikleri.
* Torbanın boyutları, baskı yönergesi, miktarı.
* Kağıt torbaların dolum şekli, eğer makine kullanılacak ise makinenin tipi ve modeli.
* Kağıt torba içinde ambalajlanacak ürünün yoğunluğu, cinsi, birim ağırlığı, özel gereksinimler.
* Ürünün özelliklerine ve özel gereksinimlerine bağlı olarak torba üretiminde kullanılacak kâğıdın cinsi, özellikleri.
* Torbanın boyutları, baskı yönergesi, miktarı.
* Kağıt torbaların dolum şekli, eğer makine kullanılacak ise makinenin tipi ve modeli.
Sargılama Kağıdında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sargılama kağıdının yüzey formasyonu hem sargılama makinesinde işlenebilmesi hem de baskı uygulanabilmesi için önemlidir. Yüzeyi düzgün olmalı ve üzerinde gevşek elyaf, boşluk ve diğer hatalar bulunmamalıdır. Bu noktada, temel ağırlıkta kabul edilen toleranslar +,- yüzde 10 olup ortalaması +,- yüzde 5’tir.
Kağıt, katlanmaya dayanıklı olmalıdır. Bükülerek sarılan şekerleme kağıtlarında olduğu gibi, sargılama kağıtlarında da kağıt yırtılmadan ve kopmadan birçok kez bükülebilmelidir. Sertlik de hızlı çalışan makinelerde kullanılacak kağıtlarda bulunması gereken bir özelliktir. Kağıdın çekme direnci; otomatik ambalajlama makinelerinde ve baskı uygulamalarında çok önemlidir. Normal olarak hem makine doğrultusunda (MD) hem de karşı yönde (CD) kağıt rulosunun eni doğrultusunda ölçülür.
Otomatik sargılama makinelerinde kullanılacak kağıtlarda ise, yeterli yırtılma direnci bulunması önemlidir. Bu direnç hem makine doğrultusunda hem de eni doğrultusunda ölçülür.
Elyaf yönü kağıt ile beslenen sargılama makinelerinde levhanın uzun kenarına paralel olması istenir. Sargılama kağıtları için uluslararası kabul edilmiş tek standart bu kağıtların sarıldığı bobinin göbeğinin çapıdır. 70 milimetre, 76 milimetre ve 152 milimetre olmak üzere 3 farklı bobin çapı vardır. Kağıt torbalar en ekonomik ambalajlardır. Bu torbalar şeker, tuz, patates gibi çeşitli toz ve katı çimento gibi endüstriyel ürünlerin paketlenmesinde kullanılır.
Torba üretiminde kraft kağıdı, yağlı ve glasin, sülfit kağıtları kullanılır. Yağlı ve glasin kağıtlar yağ, koku bariyeri gerektiren ürünlerin ambalajında kullanılır. Sülfit kağıdı ise; 3 kilogramdan küçük kağıt torbaların üretiminde kullanılır.
Kağıt torbalar çeşitli boyutlarda üretilir. Ayrıca körüklü ve saplı olarak üretilen kağıt torbalar da mevcuttur. Körüklü torbalar, hacimli ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır.
SOS adı verilen kağıt torbalar, kraft kağıttan tek ya da çok katlı kağıttan üretilir. Pirinç, şeker, un gibi ürünlerin ambalajı olarak kullanılır. Gül dipli torbalar diye adlandırılan el çantası tipi kağıt torbalar, SOS tipi kağıt torbalar gibi aynı amaçla kullanılır. Kağıt torbalar, tek ya da çok katlı kağıttan üretilir. Ancak kağıt torbaların bariyer gücünü artırmak için kaplanır ya da alüminyum ve plastik filmlerle lamine edilir.
Kağıt, katlanmaya dayanıklı olmalıdır. Bükülerek sarılan şekerleme kağıtlarında olduğu gibi, sargılama kağıtlarında da kağıt yırtılmadan ve kopmadan birçok kez bükülebilmelidir. Sertlik de hızlı çalışan makinelerde kullanılacak kağıtlarda bulunması gereken bir özelliktir. Kağıdın çekme direnci; otomatik ambalajlama makinelerinde ve baskı uygulamalarında çok önemlidir. Normal olarak hem makine doğrultusunda (MD) hem de karşı yönde (CD) kağıt rulosunun eni doğrultusunda ölçülür.
Otomatik sargılama makinelerinde kullanılacak kağıtlarda ise, yeterli yırtılma direnci bulunması önemlidir. Bu direnç hem makine doğrultusunda hem de eni doğrultusunda ölçülür.
Elyaf yönü kağıt ile beslenen sargılama makinelerinde levhanın uzun kenarına paralel olması istenir. Sargılama kağıtları için uluslararası kabul edilmiş tek standart bu kağıtların sarıldığı bobinin göbeğinin çapıdır. 70 milimetre, 76 milimetre ve 152 milimetre olmak üzere 3 farklı bobin çapı vardır. Kağıt torbalar en ekonomik ambalajlardır. Bu torbalar şeker, tuz, patates gibi çeşitli toz ve katı çimento gibi endüstriyel ürünlerin paketlenmesinde kullanılır.
Torba üretiminde kraft kağıdı, yağlı ve glasin, sülfit kağıtları kullanılır. Yağlı ve glasin kağıtlar yağ, koku bariyeri gerektiren ürünlerin ambalajında kullanılır. Sülfit kağıdı ise; 3 kilogramdan küçük kağıt torbaların üretiminde kullanılır.
Kağıt torbalar çeşitli boyutlarda üretilir. Ayrıca körüklü ve saplı olarak üretilen kağıt torbalar da mevcuttur. Körüklü torbalar, hacimli ürünlerin ambalajlanmasında kullanılır.
SOS adı verilen kağıt torbalar, kraft kağıttan tek ya da çok katlı kağıttan üretilir. Pirinç, şeker, un gibi ürünlerin ambalajı olarak kullanılır. Gül dipli torbalar diye adlandırılan el çantası tipi kağıt torbalar, SOS tipi kağıt torbalar gibi aynı amaçla kullanılır. Kağıt torbalar, tek ya da çok katlı kağıttan üretilir. Ancak kağıt torbaların bariyer gücünü artırmak için kaplanır ya da alüminyum ve plastik filmlerle lamine edilir.
Oluklu Mukavva Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Bir oluklu mukavvanın hazırlık çalışmasında, kutu üreticisi ile kutu gereksinimi olan iki tarafın da yakın işbirliği bir zorunluluktur. Ambalajlanacak ürünün biçimi, boyutu, birim kutu ağırlığı ile ürünün kendisinin spesifik gereksinimleri belirlenmelidir. Oluklu mukavva üretimiyle ilgili temel bilgiler ve bu alanla ilgili gelişmeler hakkında mutlaka bilgi sahibi olunmalıdır. Oluklu mukavva kutu siparişi veren şirketin üretimde kullandığı makineler, hammadde, üretim planları, kapasitesi gibi bilgilere sahip olunmalı. Mümkün olan en iyi hammaddenin kullanıldığından emin olunmalıdır.
Bununla birlikte, oluklu mukavvanın tipi, oluk şekli ve baz ağırlığı bilinmelidir. Üretilecek oluklu mukavva kutunun,uluslararası standartlara göre tanımlanmış şekli, ilgili ölçüler ve bunların teknik bir şekille belirlenmesi çok önemlidir. Kutunun boyutu belirlenirken, oluklu kutu üreticisinin oluklu levha boyutları bilinmeli ve kullanılacak levhadan en ekonomik olarak yararlanmalıdır. Kutunun sağlamlığını etkileyecek teknik ayrıntılar bilinmelidir. Farklı boyutlarda oluklu mukavva siparişinden de kaçınılmalıdır. Oluklu mukavvanın boyutları palet boyutlarına mutlaka uyarlanmalıdır. Kutunun üzerine uygulanacak baskıyla ilgili yönergeler çok önemlidir. Sipariş miktarı çok önemlidir. Kullanılmak üzere oluklu mukavvaların depolanmasında depolama koşullarına da özen gösterilmelidir. Doğrudan zemine konulmamalı, kutuların konulduğu yerde bir ızgara, ya da palet olmalı ve depo yüzde 50 bağıl neme sahip olmalıdır.
Bununla birlikte, oluklu mukavvanın tipi, oluk şekli ve baz ağırlığı bilinmelidir. Üretilecek oluklu mukavva kutunun,uluslararası standartlara göre tanımlanmış şekli, ilgili ölçüler ve bunların teknik bir şekille belirlenmesi çok önemlidir. Kutunun boyutu belirlenirken, oluklu kutu üreticisinin oluklu levha boyutları bilinmeli ve kullanılacak levhadan en ekonomik olarak yararlanmalıdır. Kutunun sağlamlığını etkileyecek teknik ayrıntılar bilinmelidir. Farklı boyutlarda oluklu mukavva siparişinden de kaçınılmalıdır. Oluklu mukavvanın boyutları palet boyutlarına mutlaka uyarlanmalıdır. Kutunun üzerine uygulanacak baskıyla ilgili yönergeler çok önemlidir. Sipariş miktarı çok önemlidir. Kullanılmak üzere oluklu mukavvaların depolanmasında depolama koşullarına da özen gösterilmelidir. Doğrudan zemine konulmamalı, kutuların konulduğu yerde bir ızgara, ya da palet olmalı ve depo yüzde 50 bağıl neme sahip olmalıdır.
Oluklu Mukavva Kutu Nedir?
Oluklu mukavva kutular, en yaygın kullanıma sahip ambalaj malzemesi olup, lineer denilen iki dış kağıt ve ondüle denilen bir ara kağıttan oluşan, oluklu mukavvadan üretilen, içindeki ürünü koruyan, taşıyan ve satılmasına yardımcı olan ambalajlardır. Dış ambalaj olarak adlandırılan oluklu mukavva kutular; dağıtım sistemlerinde deniz ve hava taşımacılığına uygun ambalajlardır. Özel gereksinimlere uygun olarak kaplama kullanılarak da üretilirler.
Oluklu mukavva kutular, içlerine konulan ürünü korumadaki üstünlüklerinin yanında üzerlerine baskı yapılabilmesi, hafif oluşları nedeniyle değişik amaçlarla kullanılır. Oluklu mukavva kutular; kullanımlarına bağlı olarak iki ana gruba ayrılır. Buna son yıllarda oluklu mukavva kutuların marketlerde teşhir standı olarak kullanılmasını örnek verebiliriz.
Oluklu mukavva, iç ve dış yüzde olukluda (ondülede) kullanılan kağıt cins ve ağırlıklarına göre, çeşitli spesifikasyon ve gramajlarda üretilir. Oluklu mukavva kutular üretim şekline göre; yarıklı tip oluklu mukavva kutular, geçmeli tip oluklu mukavva kutular, katlamalı tip oluklu mukavva kutular, sürgülü tip oluklu mukavva kutular, bükülmez tip oluklu mukavva kutular, hazır yapıştırılmış oluklu mukavva kutular olmak üzere 6 gruba ayrılırlar.
Oluklu mukavva kutular, içlerine konulan ürünü korumadaki üstünlüklerinin yanında üzerlerine baskı yapılabilmesi, hafif oluşları nedeniyle değişik amaçlarla kullanılır. Oluklu mukavva kutular; kullanımlarına bağlı olarak iki ana gruba ayrılır. Buna son yıllarda oluklu mukavva kutuların marketlerde teşhir standı olarak kullanılmasını örnek verebiliriz.
Oluklu mukavva, iç ve dış yüzde olukluda (ondülede) kullanılan kağıt cins ve ağırlıklarına göre, çeşitli spesifikasyon ve gramajlarda üretilir. Oluklu mukavva kutular üretim şekline göre; yarıklı tip oluklu mukavva kutular, geçmeli tip oluklu mukavva kutular, katlamalı tip oluklu mukavva kutular, sürgülü tip oluklu mukavva kutular, bükülmez tip oluklu mukavva kutular, hazır yapıştırılmış oluklu mukavva kutular olmak üzere 6 gruba ayrılırlar.
Karton Kutu Nedir? Nerelerde Kullanılır?
Karton kutu, çok geniş bir kullanıma sahiptir. Kuru gıdadan pastaya, dondurmadan toz deterjana, oyuncak, tekstil, saraciye ürünlerine kadar, birçok ürünün ambalajı olarak karton kutu kullanılır. Karton kutular, çeşitli kalınlıkta karton kullanılarak üretilir.
Karton üretiminde teknolojik gelişmeler sonucu, karton kutu üreticisine büyük olanaklar sunan kartonlar mevcuttur. Neme karşı dirençli, kolay katlanabilir, gıdaya uygun, ağartıcı kullanılmadan üretilmiş, PE, PP ya da PET film lamine edilmiş hazır kartonlar mevcuttur. Özel olarak yetiştirilmiş uzun elyaflı ağaçlar kullanılarak üretilen kartonlar, klasik kartonlardan daha düşük gramajdadır.
Karton kutu yalnızca karton olarak üretilmez. Kartonun tek başına sertlik, patlama, kopma, nem ve su bariyer değerlerinin yetmediği yerlerde, yani içine konulacak ürünün özelliklerine göre karton ambalaj üretiminde kullanılan kartonlar, bazı özel işlemlere tabi tutulur. Bir başka iç ambalajla desteklenebilir, kullanılan karton empregne, ya da lamine edilir.
Kartonun diğer ambalaj malzemeleri ile birlikte kullanımıyla üretilen karton kutuların kullanım alanları daha da genişler. Yağlı bir gıda ürünü, dondurulmuş bir deniz ürünü ambalajlanmasında da kombinasyonlu karton kutulardan yararlanılır. Karton kutunun üretimine başlamadan önce kutunun yapısı tasarlanır. Yapısal tasarım sonucu taslak (blank) olarak adlandırılan yatay konfigürasyon elde edilir. Bu taslak kesilir, pilyaj yapılır ve katlanılarak kutu oluşturulur. Taslakların karton plakası üzerine mümkün olduğu kadar az atık oluşturacak şekilde yerleşmesi önemlidir. Karton kutunun taşıyıcı katman (web) ve levha büyüklüğü üreticinin ve baskı yapılacak makinenin büyüklüğü kapasitesiyle yakından ilgilidir. Bunlar standartlaştırılmamıştır.
Karton üretiminde teknolojik gelişmeler sonucu, karton kutu üreticisine büyük olanaklar sunan kartonlar mevcuttur. Neme karşı dirençli, kolay katlanabilir, gıdaya uygun, ağartıcı kullanılmadan üretilmiş, PE, PP ya da PET film lamine edilmiş hazır kartonlar mevcuttur. Özel olarak yetiştirilmiş uzun elyaflı ağaçlar kullanılarak üretilen kartonlar, klasik kartonlardan daha düşük gramajdadır.
Karton kutu yalnızca karton olarak üretilmez. Kartonun tek başına sertlik, patlama, kopma, nem ve su bariyer değerlerinin yetmediği yerlerde, yani içine konulacak ürünün özelliklerine göre karton ambalaj üretiminde kullanılan kartonlar, bazı özel işlemlere tabi tutulur. Bir başka iç ambalajla desteklenebilir, kullanılan karton empregne, ya da lamine edilir.
Kartonun diğer ambalaj malzemeleri ile birlikte kullanımıyla üretilen karton kutuların kullanım alanları daha da genişler. Yağlı bir gıda ürünü, dondurulmuş bir deniz ürünü ambalajlanmasında da kombinasyonlu karton kutulardan yararlanılır. Karton kutunun üretimine başlamadan önce kutunun yapısı tasarlanır. Yapısal tasarım sonucu taslak (blank) olarak adlandırılan yatay konfigürasyon elde edilir. Bu taslak kesilir, pilyaj yapılır ve katlanılarak kutu oluşturulur. Taslakların karton plakası üzerine mümkün olduğu kadar az atık oluşturacak şekilde yerleşmesi önemlidir. Karton kutunun taşıyıcı katman (web) ve levha büyüklüğü üreticinin ve baskı yapılacak makinenin büyüklüğü kapasitesiyle yakından ilgilidir. Bunlar standartlaştırılmamıştır.
Etiketler:
karton,
karton kutu,
kullanılır,
kutu,
nerelerde
Kağıt Ambalajın Özellikleri Nelerdir?
Bir kağıt ambalaj, öncelikle içindeki ürünü tamamlayan, onu ifade eden bir yapıya sahip olmalıdır. Bununla birlikte, özellikle son dönemde ön plana çıkan çevre bilinci de göz önünde bulundurularak, şu özellikleri de mutlaka taşımalıdır:
* Çevreyi kirletmeden, ürünün doğal yapısını bozmadan, hasara uğratmadan taşıyan, dağıtan ve depolayan,
* Hijyenik koşullarda üretildiği için, insan sağlığına zararlı bir madde içermeyen, yıkama, temizleme ve iade işlemi olmayan,
* Çok temiz olduğu için, işyerini kirletmeyen, kokmayan, koku yapmayan ve ürünü kokutmayan,
* Doldurmada, boşaltmada ve depolamada zaman ve emek tasarrufu sağlayan,
* Albenisi olan ve çok renkli mükemmel baskısı ile ürünü ve üreticisini tanıtan bir satış elemanı gibi hizmet veren,
* İstenildiği zaman, istenildiği kadar ve istenilen yere teslim edilebildiği için, stok maliyeti olmayan,
* Hafif olduğu için, aynı nakliye ücreti karşılığında daha çok ürünün taşınmasına imkan tanıyan, tahta ve plastik kasa gibi ağırlıkları kadar nakliye ücreti ödetmeyen,
* Depozit ve iadeden dolayı ambalajlanan ürüne ek maliyet getirmeyen,
* Ambalaj kullanıcılarını kabzımallara ve komisyonculara bağımlı kılmayan,
* Tüketici ambalajını da ambalajlayan bir sanayi ürünü olan,
* Kullanıldıktan sonra, geri kazanılarak yüzde 100 hammaddeye dönüşebilen imkanlarda olmasıdır.
* Çevreyi kirletmeden, ürünün doğal yapısını bozmadan, hasara uğratmadan taşıyan, dağıtan ve depolayan,
* Hijyenik koşullarda üretildiği için, insan sağlığına zararlı bir madde içermeyen, yıkama, temizleme ve iade işlemi olmayan,
* Çok temiz olduğu için, işyerini kirletmeyen, kokmayan, koku yapmayan ve ürünü kokutmayan,
* Doldurmada, boşaltmada ve depolamada zaman ve emek tasarrufu sağlayan,
* Albenisi olan ve çok renkli mükemmel baskısı ile ürünü ve üreticisini tanıtan bir satış elemanı gibi hizmet veren,
* İstenildiği zaman, istenildiği kadar ve istenilen yere teslim edilebildiği için, stok maliyeti olmayan,
* Hafif olduğu için, aynı nakliye ücreti karşılığında daha çok ürünün taşınmasına imkan tanıyan, tahta ve plastik kasa gibi ağırlıkları kadar nakliye ücreti ödetmeyen,
* Depozit ve iadeden dolayı ambalajlanan ürüne ek maliyet getirmeyen,
* Ambalaj kullanıcılarını kabzımallara ve komisyonculara bağımlı kılmayan,
* Tüketici ambalajını da ambalajlayan bir sanayi ürünü olan,
* Kullanıldıktan sonra, geri kazanılarak yüzde 100 hammaddeye dönüşebilen imkanlarda olmasıdır.
Etiketler:
ambalaj,
ambalaj makinesi,
kağıt,
kağıt ambalaj,
kartılı ambalaj,
kobi desteği,
kobi kredisi
Kağıt Esaslı Varil ve Kartlı Ambalaj Nedir?
Kağıt esaslı variller, genellikle kağıt ve mukavva bazlı malzemelerden üretilir. Bu ambalajlar iade edilmeyen tipteki taşıma ambalajlarıdır. Bu tip varillerin kapakları ambalajlanacak ürüne, dolum, taşıma ve depolama koşullarına göre, mukavva, saç ya da plastik malzemeden üretilir.
Kartlı ambalajlar, düz bir parça kartonla paketlenecek ürünü desteklemek ve örtmek için şekillendirilmiş bir plastik filmden yararlanarak oluşturulan ambalajlardır. Kartlı ambalajlarda içine konulan ürünler kaybolmaz ve arkasındaki kart, hem ürün hakkında gerekli bilgileri verir, hem de ürünün satış cazibesini artırır.
Kartlı ambalajlar, düz bir parça kartonla paketlenecek ürünü desteklemek ve örtmek için şekillendirilmiş bir plastik filmden yararlanarak oluşturulan ambalajlardır. Kartlı ambalajlarda içine konulan ürünler kaybolmaz ve arkasındaki kart, hem ürün hakkında gerekli bilgileri verir, hem de ürünün satış cazibesini artırır.
Etiketler:
esaslı,
kağıt,
kağıt varil,
kartılı ambalaj,
varil
Kağıt ve Kağıt Esaslı Ambalaj Nedir?
Kağıt ve kağıt esaslı ambalaj çeşitleri arasında sargılama kağıtları, kağıt torbalar, karton ambalajlar, kağıt esaslı viol ve tepsiler, kompozit kutular, oluklu mukavva kutular, kağıt esaslı variller, kartlı ambalajlar sayılabilir.
Kağıt; ister ambalaj kağıdı olarak, ister karton, ya da oluklu mukavva olarak kullanılsın, gelişmesini iki hedefte yoğunlaştırmıştır. Bu hedefler; çevre ve kullanım kolaylığıdır.
Kağıt esaslı ambalaj malzemelerinin ana hammaddesi kağıttır. Ambalaj kağıdı ve sargılık yapımında kullanılan kağıtlar çok çeşitlidir. Bunlar; glasin, sebze parşömeni, MG sülfit sargılama kağıdı, MG pelür, yağlı kağıt, kraft kağıdı olarak sayılabilir.
Pratik olarak her cins sargılama kağıdı, çeşitli işlemlere tabi tutularak, koruyucu özellikleri, makinede işlenebilmesi ve baskı uygulanabilme özelliği geliştirilebilir. Bu tip işlemlere vakslama (mumlama), çeşitli plastiklerle kaplama, bazı kimyevi maddelerin emdirilmesi, plastik filmlerle ya da alüminyum folyo ile laminasyon ve laklama gibi işlemler dahildir.
Kağıt; ister ambalaj kağıdı olarak, ister karton, ya da oluklu mukavva olarak kullanılsın, gelişmesini iki hedefte yoğunlaştırmıştır. Bu hedefler; çevre ve kullanım kolaylığıdır.
Kağıt esaslı ambalaj malzemelerinin ana hammaddesi kağıttır. Ambalaj kağıdı ve sargılık yapımında kullanılan kağıtlar çok çeşitlidir. Bunlar; glasin, sebze parşömeni, MG sülfit sargılama kağıdı, MG pelür, yağlı kağıt, kraft kağıdı olarak sayılabilir.
Pratik olarak her cins sargılama kağıdı, çeşitli işlemlere tabi tutularak, koruyucu özellikleri, makinede işlenebilmesi ve baskı uygulanabilme özelliği geliştirilebilir. Bu tip işlemlere vakslama (mumlama), çeşitli plastiklerle kaplama, bazı kimyevi maddelerin emdirilmesi, plastik filmlerle ya da alüminyum folyo ile laminasyon ve laklama gibi işlemler dahildir.
Cam Şişe ve Kavanoz Yapımında Temel Unsurlar Nelerdir?
Cam şişe ve kavanoz yapımında öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, ürünün tipi ve özellikleridir. Daha sonra ise şu unsurlar göz önünde bulundurulmalıdır:
* Ürünün özel gereksinimlerinin olup olmadığının belirlenmesi,
* Standart şişe ve kavanozlar kullanılmayacaksa, yeni ambalaj tasarımına yönelik taslak çalışmaları,
* Birim ambalaj için ürünün ağırlığı ve hacmi,
* Ürünün dolum yönteminin (sıcak, soğuk ya da hacimsel) bilinmesi,
* Dolumun yapılacağı makinenin modeli ve teknik özellikleri,
* Şişe ya da kavanozu kapatma yöntemi,
* Kullanılacak kapak tipi ve kapakla ilgili her türlü ayrıntı,
* Gereksinim duyulan cam ambalajın tipi, boyutu,
* Cam ambalaj üzerinde kullanılacak etiketin tipi.
* Ürünün özel gereksinimlerinin olup olmadığının belirlenmesi,
* Standart şişe ve kavanozlar kullanılmayacaksa, yeni ambalaj tasarımına yönelik taslak çalışmaları,
* Birim ambalaj için ürünün ağırlığı ve hacmi,
* Ürünün dolum yönteminin (sıcak, soğuk ya da hacimsel) bilinmesi,
* Dolumun yapılacağı makinenin modeli ve teknik özellikleri,
* Şişe ya da kavanozu kapatma yöntemi,
* Kullanılacak kapak tipi ve kapakla ilgili her türlü ayrıntı,
* Gereksinim duyulan cam ambalajın tipi, boyutu,
* Cam ambalaj üzerinde kullanılacak etiketin tipi.
Etiketler:
ambalaj,
Ambalaj Sektörü,
cam,
cam sektörü,
şişe,
şişe cam,
temel,
unsurlar
Cam Ambalaj Nasıl Üretilir?
Bir cam ambalajın üretimi hammaddenin fırında yaklaşık 15.000 derecede eritilmesiyle başlar. Bir cam fırını, ne kadar üretim makinesine hizmet götürdüğüne bağlı olarak 4 ile 400 ton erimiş cam içerir. Cam eritildikten sonra 11.000 dereceye kadar soğutulur, üretim makinesine beslenir. Cam ambalajların tümü iki evrede üretilir. Bu nedenle iki takım kalıba gereksinim duyulur. Öncelikle bir taslak hazırlanıp üfleme kabına iletilir ve orada üflenerek son şeklini alır. Cam şekillendirme kalıpları teknik olarak karmaşık bir yapıya sahip olduğu için maliyetleri yüksektir.
Kalıp yapım maliyetlerinin yüksek olması kısa süreli üretimi ekonomik olmaktan çıkarır. Bu nedenle bütün cam ambalaj üreticileri, standart büyüklükte şişe ve kavanoz üretirler. Standart ambalajlar uzun süreli üretildiğinden her birim için kalıp, maliyeti düşük bir seviyeye indirgemiş olur. Bu tip standart ambalajlar için standart kapaklar mevcuttur.
Üreticilerin büyük bir çoğunluğu bu tür ambalajları standart renklerde üretirler. En çok bilinenleri şeffaf (renksiz), yeşil ve kahverengidir.
Bir cam ambalajın iç basınca dayanıklılığı ve genel direnci özel astarlama (kaplama) ile artırılabilir. Taşıma sırasında ambalajın dış yüzeyinde çizikler oluşmasını önleyen bu astarlar organik ya da metalik esaslı olabilir.
Kalıp yapım maliyetlerinin yüksek olması kısa süreli üretimi ekonomik olmaktan çıkarır. Bu nedenle bütün cam ambalaj üreticileri, standart büyüklükte şişe ve kavanoz üretirler. Standart ambalajlar uzun süreli üretildiğinden her birim için kalıp, maliyeti düşük bir seviyeye indirgemiş olur. Bu tip standart ambalajlar için standart kapaklar mevcuttur.
Üreticilerin büyük bir çoğunluğu bu tür ambalajları standart renklerde üretirler. En çok bilinenleri şeffaf (renksiz), yeşil ve kahverengidir.
Bir cam ambalajın iç basınca dayanıklılığı ve genel direnci özel astarlama (kaplama) ile artırılabilir. Taşıma sırasında ambalajın dış yüzeyinde çizikler oluşmasını önleyen bu astarlar organik ya da metalik esaslı olabilir.
Etiketler:
cam,
cam ambalaj,
nasıl,
nasıl üretilir,
üretilir
Cam Ambalajın, Cam Ambalajın Avantajları
Cam, özellikle hijyenik koşulları ve tüketici tarafında yarattığı güvenle tercih edilen bir ambalaj türü. Bu özelliklerini daha detaylı olarak sıralayacak olursak:
* İçine konulan üründe herhangi bir tat ve koku değişimine neden olmaz.
* İç basınca direnci iyidir.
* Kimyasal direnci iyidir.
* Sterilize edilebilir.
* Güçlü bir bariyer özelliği vardır. (Yani gaz, nem, koku geçirmez)
* Saydamdır, içindekini gösterir.
* Bütün dünyada gıda maddeleriyle direkt temasına izin verilir.
* İçine konulan üründe herhangi bir tat ve koku değişimine neden olmaz.
* İç basınca direnci iyidir.
* Kimyasal direnci iyidir.
* Sterilize edilebilir.
* Güçlü bir bariyer özelliği vardır. (Yani gaz, nem, koku geçirmez)
* Saydamdır, içindekini gösterir.
* Bütün dünyada gıda maddeleriyle direkt temasına izin verilir.
Türkiye’de Ambalaj Sektörünün Gelişimi İçin Temel Konular
Türkiye’de ambalaj sektörünün temel konuları, imalat sanayinin temel konularından farklı değil. Ancak güncel olarak gelişme gösteren ve üzerinde bir süre daha yoğun çalışma gösterilmesi gereken, hepsi kendi gerekçelerinden kaynaklanan öneme sahip olan temel konular şöyle toparlanabilir:
* Ambalaj atıkları yönetiminin, sanayinin gelişmesini önlemeyen, Türkiye koşullarına uygun ve özgün uygulamalarla yapılandırılması,
* Gıda ambalajı üreticilerinin hijyen koşullarına uyumunun sağlanması, gıda ürünlerinin kesinlikle ambalajlı satışa sunulması,
* Edilgen tasarımlardan aktif ve özgün tasarımlara geçilerek, gerek iç piyasada, gerekse de küresel piyasalarda daha sağlam yer edinilmesi, bu bağlamda akademik kurumlar ve işletmeler arasında iyi bir işbirliği ve muhtelif düzeylerde Ar-Ge yapılması, ambalajlanan ürüne katma değer sağlayan tasarımlara öncelik verilmesi,
* Göreceli olarak gelişmiş bir üretim teknolojisi gerektiren sektörde bugün ağırlıklı olarak vasıflı işgücüne ihtiyaç var. Bu işgücü ihtiyacını karşılayabilecek, ambalaj sektörüne özel eğitim olanaklarının meslek okulu ve üniversite seviyelerinde oluşturulması, ayrıca mevcut işgücünün ihtisas eğitimleri ile daha vasıflı niteliğe kavuşturulması,
* Bütün gelişmiş ülkelerde doğrudan ve özellikle ambalaj konusunda yüksek öğrenim ve araştırmalar yapan, bazılarından birden çok sayıda ve ihtisaslaşmış kurumlar mevcutken, Türkiye’de doğrudan ambalaj eğitimi bulunmuyor. Ambalaj konusu ancak matbaacılık, endüstriyel ürün tasarımı ve grafik tasarım bölümlerinde, dönemsel ödevler veya esas diploma programına etki etmeyen zorunlu olmayan dersler olarak veriliyor. Üniversite ve diğer kurumlarda, ambalaj, ambalaj malzemeleri ve makineleri geliştirme ve araştırma faaliyetlerinin başlatılması,
* Gerek ambalaj malzemelerinin, gerekse makinelerin teknik yönden ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunu belgelendirilebilen ve uluslararası kabul gören (akredite olmuş) laboratuar ve kurumların açılması ve mevcutların gerçekten uluslararası pazarda akredite hale getirilmesi,
* Mesleki örgütlenmeler ile küresel piyasalardaki dayanışmanın ve istihbaratın sağlanması, güç birliklerinin oluşturulması,
* Ekonomik yaşamın yasal düzenlemelerinde birlik, meslek odası vb. kamusal kurum olmayan, sektörel dernek, vakıf hatta informal bağımsız mesleki örgütlenmelerinin daha etkin rol almaları ve sorumlulukları ile dengeli oranda, yasal düzenlemelerin hazırlanmasında ve özellikle uygulanmasında söz sahibi de olmaları,
* Kayıt dışı ekonomik etkinliklerle haksız rekabete yol açan faaliyetlerin minimuma indirilmesi, her türlü yasal uygulamalara uyan kayıtlı sanayicilerin üzerindeki yükün azaltılması için kayıt dışının sektöre alınması ile ilgili çalışmaların yapılması.
* Ambalaj atıkları yönetiminin, sanayinin gelişmesini önlemeyen, Türkiye koşullarına uygun ve özgün uygulamalarla yapılandırılması,
* Gıda ambalajı üreticilerinin hijyen koşullarına uyumunun sağlanması, gıda ürünlerinin kesinlikle ambalajlı satışa sunulması,
* Edilgen tasarımlardan aktif ve özgün tasarımlara geçilerek, gerek iç piyasada, gerekse de küresel piyasalarda daha sağlam yer edinilmesi, bu bağlamda akademik kurumlar ve işletmeler arasında iyi bir işbirliği ve muhtelif düzeylerde Ar-Ge yapılması, ambalajlanan ürüne katma değer sağlayan tasarımlara öncelik verilmesi,
* Göreceli olarak gelişmiş bir üretim teknolojisi gerektiren sektörde bugün ağırlıklı olarak vasıflı işgücüne ihtiyaç var. Bu işgücü ihtiyacını karşılayabilecek, ambalaj sektörüne özel eğitim olanaklarının meslek okulu ve üniversite seviyelerinde oluşturulması, ayrıca mevcut işgücünün ihtisas eğitimleri ile daha vasıflı niteliğe kavuşturulması,
* Bütün gelişmiş ülkelerde doğrudan ve özellikle ambalaj konusunda yüksek öğrenim ve araştırmalar yapan, bazılarından birden çok sayıda ve ihtisaslaşmış kurumlar mevcutken, Türkiye’de doğrudan ambalaj eğitimi bulunmuyor. Ambalaj konusu ancak matbaacılık, endüstriyel ürün tasarımı ve grafik tasarım bölümlerinde, dönemsel ödevler veya esas diploma programına etki etmeyen zorunlu olmayan dersler olarak veriliyor. Üniversite ve diğer kurumlarda, ambalaj, ambalaj malzemeleri ve makineleri geliştirme ve araştırma faaliyetlerinin başlatılması,
* Gerek ambalaj malzemelerinin, gerekse makinelerin teknik yönden ulusal ve uluslararası standartlara uygunluğunu belgelendirilebilen ve uluslararası kabul gören (akredite olmuş) laboratuar ve kurumların açılması ve mevcutların gerçekten uluslararası pazarda akredite hale getirilmesi,
* Mesleki örgütlenmeler ile küresel piyasalardaki dayanışmanın ve istihbaratın sağlanması, güç birliklerinin oluşturulması,
* Ekonomik yaşamın yasal düzenlemelerinde birlik, meslek odası vb. kamusal kurum olmayan, sektörel dernek, vakıf hatta informal bağımsız mesleki örgütlenmelerinin daha etkin rol almaları ve sorumlulukları ile dengeli oranda, yasal düzenlemelerin hazırlanmasında ve özellikle uygulanmasında söz sahibi de olmaları,
* Kayıt dışı ekonomik etkinliklerle haksız rekabete yol açan faaliyetlerin minimuma indirilmesi, her türlü yasal uygulamalara uyan kayıtlı sanayicilerin üzerindeki yükün azaltılması için kayıt dışının sektöre alınması ile ilgili çalışmaların yapılması.
Türkiye’de Ambalaj İthalatı
Türkiye’nin ambalaj malzemeleri ithalatı 2008 yılında yaklaşık 2.4 milyar dolar olmuştur. 2007 yılına göre % 6 oranında artmıştır. Plastik ambalajlar (ambalaj ithalatının % 48’i), kağıt, karton ve oluklu mukavva ambalajlar (ambalaj ithalatının % 43’ü) en önemli ithal kalemleridir.
Ambalaj malzemeleri ithalatımızda başlıca ülkeler Almanya, İtalya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Güney Kore, Hollanda, İspanya ve Belçika’dır.
Ambalaj malzemeleri ithalatımızda başlıca ülkeler Almanya, İtalya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere, Güney Kore, Hollanda, İspanya ve Belçika’dır.
Türkiye’de Ambalaj İhracatı
Türk ambalaj sanayi ihracatı son yıllarda sürekli artan bir ivme sergiliyor. 2007 verilerine göre, sektörün toplam ihracatı 1,5 milyon doları aştı. Bunun yanı sıra büyük miktarda ambalaj, ihraç ürünü ambalajı olarak dolaylı yoldan ihraç ediliyor. Ambalaj sanayi ihracatı son 5 yılda her yıl ortalama yüzde 16 oranında arttı.
Son araştırma verilerine göre, ambalaj sanayi ihracatında yüzde 70’lik payı ile plastik ambalaj ürünleri ilk sırada yer alıyor. İhraç edilen plastik ambalaj ürünleri arasında plastik, özellikle PP örme torba ve çuvallar başı çekiyor. Söz konusu ambalaj ihracatının hacmi 295 milyon dolar civarında.
Türkiye yüzde 12’lik pay ile Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci esnek orta boy dökme yük konteynerleri (“Flexible Intermediate Bulk Containers”) (FIBC) ihracatçısı konumunda bulunuyor. İhraç edilen diğer plastik ambalaj ürünleri ise; levhalar ve filmler, torbalar, çantalar, kapaklar, tapalar, kaplar, damacanalar, şişeler ve benzeri eşyalar.
İhraç edilen diğer önemli ambalaj grubunu ise yüzde 16’lık ihracat payı ile kağıt ve karton ambalaj ürünleri oluşturuyor. Kağıt ve karton ambalajların ihracatı, 254 milyon dolara ulaştı. Bu gruptaki başlıca ihraç ürünleri, kağıt ve kartonlar, oluklu mukavva, kutular, sandıklar ve diğer ambalajlama kapları.
Diğer önemli ambalaj grubunu, toplam ambalaj sektöründeki yüzde 9’luk ihracat payı ile metal ambalaj grubu oluşturuyor. İhraç edilen metal ambalaj ürünleri arasında; alüminyum fıçılar, diğer metal fıçılar, konserve kutular ilk sırada yer alıyor. Metal ambalaj ürünlerinin toplam ihracatı ise 147 milyon dolar.
Cam ve ahşap ambalaj ürünleri diğer önemli ihracat ürünleri arasında yer alıyor. Bu ürünler; damacanalar, şişeler, mataralar, kavanozlar, ampuller, ahşap kutu ve paletlerden oluşuyor. Sen verilere göre cam ambalaj ihracatı yaklaşık 16,5 milyon dolar, ahşap ambalaj ihracatı ise 24 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Türk ambalaj sanayi ürünleri dünya çapında 180 ülkeye, AB ülkeleri başta olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu, Doğu Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine ihraç ediliyor. Ülkeler bazında bakıldığında ise Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Bulgaristan, ABD, İtalya, Hollanda, İsrail, Romanya ve İran başlıca ihracat gerçekleşen ülkeler arasında yer alıyor. Ambalaj sanayi ihracatında Almanya’nın payı yüzde 9,6, İngiltere’nin payı yüzde 8,7, Fransa’nın payı yüzde 5,7’dir.
Son araştırma verilerine göre, ambalaj sanayi ihracatında yüzde 70’lik payı ile plastik ambalaj ürünleri ilk sırada yer alıyor. İhraç edilen plastik ambalaj ürünleri arasında plastik, özellikle PP örme torba ve çuvallar başı çekiyor. Söz konusu ambalaj ihracatının hacmi 295 milyon dolar civarında.
Türkiye yüzde 12’lik pay ile Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci esnek orta boy dökme yük konteynerleri (“Flexible Intermediate Bulk Containers”) (FIBC) ihracatçısı konumunda bulunuyor. İhraç edilen diğer plastik ambalaj ürünleri ise; levhalar ve filmler, torbalar, çantalar, kapaklar, tapalar, kaplar, damacanalar, şişeler ve benzeri eşyalar.
İhraç edilen diğer önemli ambalaj grubunu ise yüzde 16’lık ihracat payı ile kağıt ve karton ambalaj ürünleri oluşturuyor. Kağıt ve karton ambalajların ihracatı, 254 milyon dolara ulaştı. Bu gruptaki başlıca ihraç ürünleri, kağıt ve kartonlar, oluklu mukavva, kutular, sandıklar ve diğer ambalajlama kapları.
Diğer önemli ambalaj grubunu, toplam ambalaj sektöründeki yüzde 9’luk ihracat payı ile metal ambalaj grubu oluşturuyor. İhraç edilen metal ambalaj ürünleri arasında; alüminyum fıçılar, diğer metal fıçılar, konserve kutular ilk sırada yer alıyor. Metal ambalaj ürünlerinin toplam ihracatı ise 147 milyon dolar.
Cam ve ahşap ambalaj ürünleri diğer önemli ihracat ürünleri arasında yer alıyor. Bu ürünler; damacanalar, şişeler, mataralar, kavanozlar, ampuller, ahşap kutu ve paletlerden oluşuyor. Sen verilere göre cam ambalaj ihracatı yaklaşık 16,5 milyon dolar, ahşap ambalaj ihracatı ise 24 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Türk ambalaj sanayi ürünleri dünya çapında 180 ülkeye, AB ülkeleri başta olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu, Doğu Avrupa ve Orta Doğu ülkelerine ihraç ediliyor. Ülkeler bazında bakıldığında ise Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Bulgaristan, ABD, İtalya, Hollanda, İsrail, Romanya ve İran başlıca ihracat gerçekleşen ülkeler arasında yer alıyor. Ambalaj sanayi ihracatında Almanya’nın payı yüzde 9,6, İngiltere’nin payı yüzde 8,7, Fransa’nın payı yüzde 5,7’dir.
Ambalajın Geri Dönüşümü Neden Önemli?
Nüfustaki ve kişi başına tüketimde görülen artış, üretilen atık miktarını da her geçen gün arttırıyor. Metal, plastik, karton, kağıt ve cam ambalajlar ise doğadan sağladığımız değerli hammaddeler arasında önemli bir yer tutuyor.
Ambalaj atıklarının geri kazanıma yönlendirilmesi, oluşturulan çöp miktarını da düşmesini yardımcı oluyor. Çöp miktarının azalması, insanlığı birçok iş yükünden kurtararak, çöpün taşınması ve depolanmasını kolaylaştırıyor. Katı atık depolanan alanlarda, binlerce ton çöp miktarı ve hacmi azalıyor. Bu depolama alanları oldukça büyük yatırımlar olduğundan, kullanım alanı azaldıkça, alanların kullanım ömürleri ve maliyetleri de azalıyor.
Ambalaj içindeki ürünü kullandıktan sonra, ambalajı çöpten ayrı olarak biriktirmek çöp miktarını azaltmakla birlikte, yeni ambalaj ürünleri için hammadde sağlayarak doğaya katkı sağlıyor.
Ambalajlardaki geri dönüşümlere örnek vermek gerekirse:
* 1 ton atık kağıt, hammadde olarak kağıt hamuruna katıldığında, 20 ağaç kurtarılmış oluyor.
* Geri dönüştürülen her 1 ton cam, 100 litre petrol tasarrufu sağlıyor.
Ambalajları çöpten ayrı toplama alışkanlığı, geri kazanım endüstrisi ve endüstri istihdamının da gelişmesini sağlıyor. Doğal kaynakların korunması, hoyratça harcanmaması ve enerji tasarrufu ülke ekonomisine yarar sağlıyor.
Ambalaj atıklarının geri kazanıma yönlendirilmesi, oluşturulan çöp miktarını da düşmesini yardımcı oluyor. Çöp miktarının azalması, insanlığı birçok iş yükünden kurtararak, çöpün taşınması ve depolanmasını kolaylaştırıyor. Katı atık depolanan alanlarda, binlerce ton çöp miktarı ve hacmi azalıyor. Bu depolama alanları oldukça büyük yatırımlar olduğundan, kullanım alanı azaldıkça, alanların kullanım ömürleri ve maliyetleri de azalıyor.
Ambalaj içindeki ürünü kullandıktan sonra, ambalajı çöpten ayrı olarak biriktirmek çöp miktarını azaltmakla birlikte, yeni ambalaj ürünleri için hammadde sağlayarak doğaya katkı sağlıyor.
Ambalajlardaki geri dönüşümlere örnek vermek gerekirse:
* 1 ton atık kağıt, hammadde olarak kağıt hamuruna katıldığında, 20 ağaç kurtarılmış oluyor.
* Geri dönüştürülen her 1 ton cam, 100 litre petrol tasarrufu sağlıyor.
Ambalajları çöpten ayrı toplama alışkanlığı, geri kazanım endüstrisi ve endüstri istihdamının da gelişmesini sağlıyor. Doğal kaynakların korunması, hoyratça harcanmaması ve enerji tasarrufu ülke ekonomisine yarar sağlıyor.
Ambalaj Makinesi Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Ambalaj üretiminde, hiç kuşkusuz, hızlı, verimli ve sorunsuz çalışmanın temel noktası, doğru makine ekipmanına sahip olmak. Doğru makineyi seçebilmek için ise, şu önemli noktalara dikkat etmek gerekiyor:
* Makinenin tipi ve modeli,
* İşletmede bir makine için ayrılabilen azami yer,
* Makinede üretilen ambalajların tipi, şekli ve boyutu ile kabul edilebilir ambalaj,
* Toleransları,
* Toleransları ile birlikte doldurulabilen ağırlık ve hacim,
* Hızı ve verimi,
* Kullanılacak konstrüksiyonun temel özellikleri, gerekiyorsa teknik resimlerle açıklamaları,
* Aksesuarlar ve diğer özel hususlar,
* Uygun dilde kullanım el kitabı,
* Sipariş edilen makine miktarı,
* Makinenin montajı için üretici şirketin teknik personel garantisi,
* Anlaşmaya varılan teslimat zamanı,
* Kullanılacak ambalajlama malzemesinin üzerinde anlaşmaya varılan kalitesi,
* Ambalajlama ve taşıma yöntemi,
* Anlaşmaya varılan teslimat şekli (FOB, CIF, CF vs.),
* Üzerinde anlaşılan fiyat ve ödeme koşulları,
* Kabul ve deneme üretim koşulları,
* Performans, üretim ve teknik seviye bakımından (aksesuar ve yedek parça dahil) makinenin garantisi,
* Olası hata ve kusurların sınıflandırılması, tekrar sıklığı ve kabul edilebilirliği.
* Makinenin tipi ve modeli,
* İşletmede bir makine için ayrılabilen azami yer,
* Makinede üretilen ambalajların tipi, şekli ve boyutu ile kabul edilebilir ambalaj,
* Toleransları,
* Toleransları ile birlikte doldurulabilen ağırlık ve hacim,
* Hızı ve verimi,
* Kullanılacak konstrüksiyonun temel özellikleri, gerekiyorsa teknik resimlerle açıklamaları,
* Aksesuarlar ve diğer özel hususlar,
* Uygun dilde kullanım el kitabı,
* Sipariş edilen makine miktarı,
* Makinenin montajı için üretici şirketin teknik personel garantisi,
* Anlaşmaya varılan teslimat zamanı,
* Kullanılacak ambalajlama malzemesinin üzerinde anlaşmaya varılan kalitesi,
* Ambalajlama ve taşıma yöntemi,
* Anlaşmaya varılan teslimat şekli (FOB, CIF, CF vs.),
* Üzerinde anlaşılan fiyat ve ödeme koşulları,
* Kabul ve deneme üretim koşulları,
* Performans, üretim ve teknik seviye bakımından (aksesuar ve yedek parça dahil) makinenin garantisi,
* Olası hata ve kusurların sınıflandırılması, tekrar sıklığı ve kabul edilebilirliği.
Etiketler:
alırken,
ambalaj makinesi,
dikkat,
gerekenler,
makinası
Ambalajlamada Kullanılan Makinelerin Seçimi Neden Önemli?
Ambalajlama makineleri, ürün doldurma, ambalajın tipini, boyutunu, şeklini, kapaklarını değiştirme ve kontrolü gibi işlemlerin kolay ve çabuk bir şekilde yapılmasını sağlar. Bu nedenlerle, ambalaj üreticilerinin, ambalaj makinelerinin üreticileri ile uyum içinde çalışması gerekir. Ambalajlama makinesi üreticisi ise değişen ambalaj eğilimlerini ve malzemelerdeki gelişmeleri çok yakından izlemelidir.
Ambalaj üretim hatları, teknolojisi elektronik, hidrolik ve bilgisayar bilimlerinin alanına giriyor. Verimliliği ve paketleme hattını etkileyen başlıca faktörler; kullanılan makine ve makinelerin amaca uygunluğu, gereken çıktı hızları, duraksamaların frekansı ve tekrar çalışma için gereken zaman ve operatörlerin beceri ve sayılarıdır. Makine fonksiyonları, bazı bölümlere ayrılabilir. Ürün işleme, paket işleme, makine sistemi, kontrol sistemleri, zamanlama sistemleri, yağlama sistemleri, güç aktarımı vb. tanımlamaları yapıldıktan sonra verimlilik için analiz edilebilir.
En önemli parçalardan biri olan zamanlama sistemi, genellikle, her yapılan paketlemede belirli bir dönüş yapar ve kalibrasyonu önemli bir işlemdir. Karışık kontrol sistemlerinde, çalışma üniteleri, stratejik noktalara yerleştirilmiş sensörler tarafından bölüm bölüm çalıştırılır. Ürün ve paketleme sistemleri kolay kullanılabilir, ancak makine yapısı, güç aktarımı ve yağlama sistemleri bu konularda uzmanlaşmış personel tarafından bakım ve müdahale gerektirir.
Makinelerin çalışmasını etkileyen malzeme özelliklerinin teşhisi de aynı derecede önemlidir. Bu alanda çalışma özelliklerinin hangi makine parametreleriyle ilişkili olduğu ve kritik özelliklerin sınır değerlerinin bilinmesi gerekir. Bu özellikler sertlik, sürtünme katsayısı, elastikiyet ve vb. olabilir. Bu değerlerin ölçümü için gerekli araçlar mevcut.
Bilgisayar destekli üretim ise daha az operatörlü çalışmaya olanak tanırken, malzemelerin kritik özelliklerini kaybetmeden üretim olanaklarını sağlar. Bilgisayar destekli ambalajlama hattında makine operatörü, hataları monitörden takip ederek daha verimli ve sistemli çalışır. Bu nedenle bilgisayar destekli ambalajlama makinesinin operatörünün daha az eğitime gereksinimi varken, bakım personelinin ise çok daha iyi bir eğitime ya da özelliklere gereksinimi vardır. Bu durum yalnızca bir ambalajlama makinesinin çalıştığı durumlar için geçerli. Ancak bir şirkette iki veya ikiden fazla ambalajlama makinesi birden çalışabilir. Burada kritik nokta, makinelerin birleşik hat verimliliğinin seri bir biçimde olmasıdır. Paketlemenin tipi ve şekli kararlaştırıldıktan sonra, ön ambalajlama hattının yapılacak işlemler açısından göz önüne alınması, performans açısından her operasyonun ayrı ayrı değerlendirilmesi de gerekir. Bu yüzden, makine yapımcıları ve malzeme üreticileri ile gereken diyalogun kurulması şarttır.
Ambalaj üretim hatları, teknolojisi elektronik, hidrolik ve bilgisayar bilimlerinin alanına giriyor. Verimliliği ve paketleme hattını etkileyen başlıca faktörler; kullanılan makine ve makinelerin amaca uygunluğu, gereken çıktı hızları, duraksamaların frekansı ve tekrar çalışma için gereken zaman ve operatörlerin beceri ve sayılarıdır. Makine fonksiyonları, bazı bölümlere ayrılabilir. Ürün işleme, paket işleme, makine sistemi, kontrol sistemleri, zamanlama sistemleri, yağlama sistemleri, güç aktarımı vb. tanımlamaları yapıldıktan sonra verimlilik için analiz edilebilir.
En önemli parçalardan biri olan zamanlama sistemi, genellikle, her yapılan paketlemede belirli bir dönüş yapar ve kalibrasyonu önemli bir işlemdir. Karışık kontrol sistemlerinde, çalışma üniteleri, stratejik noktalara yerleştirilmiş sensörler tarafından bölüm bölüm çalıştırılır. Ürün ve paketleme sistemleri kolay kullanılabilir, ancak makine yapısı, güç aktarımı ve yağlama sistemleri bu konularda uzmanlaşmış personel tarafından bakım ve müdahale gerektirir.
Makinelerin çalışmasını etkileyen malzeme özelliklerinin teşhisi de aynı derecede önemlidir. Bu alanda çalışma özelliklerinin hangi makine parametreleriyle ilişkili olduğu ve kritik özelliklerin sınır değerlerinin bilinmesi gerekir. Bu özellikler sertlik, sürtünme katsayısı, elastikiyet ve vb. olabilir. Bu değerlerin ölçümü için gerekli araçlar mevcut.
Bilgisayar destekli üretim ise daha az operatörlü çalışmaya olanak tanırken, malzemelerin kritik özelliklerini kaybetmeden üretim olanaklarını sağlar. Bilgisayar destekli ambalajlama hattında makine operatörü, hataları monitörden takip ederek daha verimli ve sistemli çalışır. Bu nedenle bilgisayar destekli ambalajlama makinesinin operatörünün daha az eğitime gereksinimi varken, bakım personelinin ise çok daha iyi bir eğitime ya da özelliklere gereksinimi vardır. Bu durum yalnızca bir ambalajlama makinesinin çalıştığı durumlar için geçerli. Ancak bir şirkette iki veya ikiden fazla ambalajlama makinesi birden çalışabilir. Burada kritik nokta, makinelerin birleşik hat verimliliğinin seri bir biçimde olmasıdır. Paketlemenin tipi ve şekli kararlaştırıldıktan sonra, ön ambalajlama hattının yapılacak işlemler açısından göz önüne alınması, performans açısından her operasyonun ayrı ayrı değerlendirilmesi de gerekir. Bu yüzden, makine yapımcıları ve malzeme üreticileri ile gereken diyalogun kurulması şarttır.
Ambalaj Tasarımında Nelere Dikkat Edilmelidir?
Ambalaj tasarımında dikkat edilmesi gereken 3 temel kriter şunlardır:
* Ambalajın kullanıcı ile olan ilişkisi, marka kimliği, ürünün grafik anlatımı,
* Ambalajın uygun malzeme ve üretim tekniği ile yapılandırılması,
* Ambalajın çevre faktörü ile olan ilişkisi ve kanunlar.
Ambalajın kullanıcı ile olan ilişkisinin analiz edilmesi uygun ve kaliteli tasarımın gerçekleşmesini sağlar. Ambalaj, iletişim açısından önemli bir araçtır. Bireylerin davranışlarını, inançlarını, beklentilerini, kimliklerini birbirlerine aktarmada bir işarettir. Ambalajdaki grafik uygulamalar ise ambalaj ile tüketici arasında ilişki kurulmasında anahtar rol üstlenir. Ambalajın yüzeyinde uygulanan, renk, doku, form, font, yüzey tasarımı gibi görsel unsurlar, ürünün ne olduğunu anlatmanın yanı sıra, tüketicinin dikkatini çekerek, ürünün satılmasına katkı sağlar.
Ambalaj tasarımında dikkat edilmesi gereken diğer faktör, malzeme ve üretim teknikleridir. Tasarımcıların özgün ve gerçekçi ambalajlar tasarlayabilmeleri için ambalaj malzemesi ve üretim metodunun da çağdaş olması gerekir.
Ambalaj sisteminde 4 ana grup malzeme mevcuttur: Kağıt-karton, esnek malzemeler, plastikler, camlar ve metaller. Malzeme seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlar ise üretim tekniği, ambalaj fonksiyon ilişkisi, ambalajın yaşam ömrünü artıracak yaklaşımlar, malzeme geri dönüşümün ne kadar olası olduğu ve gerçekleşmesi için gerekli karakteristik taleplerinin tespit edilmesi ve bunun için farklı birçok çözümün uygunluğunun araştırılması gibi çalışmalar olabilir. Malzemeler, ambalaj tasarımcılarına, farklı teknikler için yeni kullanım alanları yaratılması, heyecan verici grafik yaklaşımların uygulanması, yeni biçimlerin oluşturulması gibi olanaklar sağlayabilir.
Ambalaj tasarımını belirleyen bir başka kriter, çevre sorunlarına karşı duyarlılığı ve çevreye olan etkisinin minimize edilmesi olabilir. Ambalaj, zararlı atık üretimi ve çevre problemlerine neden olur. Ambalajın çevreye olan etkisini indirgeyebilmek için dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar ise geri dönüşüm, aşırı ambalajlamadan kaçınma, en az ve yeteri miktarda malzeme kullanımı, malzeme kalitesi, tekrar kullanım ve tekrar dolum, atıkların ayrışabilirliğidir. Tüketicinin ilgisi ve kanunların dikkat edilmesi çevreye olan zararı azaltır. Bu noktada, tasarımcılara düşen görev, tasarımların insana hizmet etmesi kadar, tabiatın ekolojik dengesinin bozulmaması için gereken duyarlılığı göstermesidir.
* Ambalajın kullanıcı ile olan ilişkisi, marka kimliği, ürünün grafik anlatımı,
* Ambalajın uygun malzeme ve üretim tekniği ile yapılandırılması,
* Ambalajın çevre faktörü ile olan ilişkisi ve kanunlar.
Ambalajın kullanıcı ile olan ilişkisinin analiz edilmesi uygun ve kaliteli tasarımın gerçekleşmesini sağlar. Ambalaj, iletişim açısından önemli bir araçtır. Bireylerin davranışlarını, inançlarını, beklentilerini, kimliklerini birbirlerine aktarmada bir işarettir. Ambalajdaki grafik uygulamalar ise ambalaj ile tüketici arasında ilişki kurulmasında anahtar rol üstlenir. Ambalajın yüzeyinde uygulanan, renk, doku, form, font, yüzey tasarımı gibi görsel unsurlar, ürünün ne olduğunu anlatmanın yanı sıra, tüketicinin dikkatini çekerek, ürünün satılmasına katkı sağlar.
Ambalaj tasarımında dikkat edilmesi gereken diğer faktör, malzeme ve üretim teknikleridir. Tasarımcıların özgün ve gerçekçi ambalajlar tasarlayabilmeleri için ambalaj malzemesi ve üretim metodunun da çağdaş olması gerekir.
Ambalaj sisteminde 4 ana grup malzeme mevcuttur: Kağıt-karton, esnek malzemeler, plastikler, camlar ve metaller. Malzeme seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlar ise üretim tekniği, ambalaj fonksiyon ilişkisi, ambalajın yaşam ömrünü artıracak yaklaşımlar, malzeme geri dönüşümün ne kadar olası olduğu ve gerçekleşmesi için gerekli karakteristik taleplerinin tespit edilmesi ve bunun için farklı birçok çözümün uygunluğunun araştırılması gibi çalışmalar olabilir. Malzemeler, ambalaj tasarımcılarına, farklı teknikler için yeni kullanım alanları yaratılması, heyecan verici grafik yaklaşımların uygulanması, yeni biçimlerin oluşturulması gibi olanaklar sağlayabilir.
Ambalaj tasarımını belirleyen bir başka kriter, çevre sorunlarına karşı duyarlılığı ve çevreye olan etkisinin minimize edilmesi olabilir. Ambalaj, zararlı atık üretimi ve çevre problemlerine neden olur. Ambalajın çevreye olan etkisini indirgeyebilmek için dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar ise geri dönüşüm, aşırı ambalajlamadan kaçınma, en az ve yeteri miktarda malzeme kullanımı, malzeme kalitesi, tekrar kullanım ve tekrar dolum, atıkların ayrışabilirliğidir. Tüketicinin ilgisi ve kanunların dikkat edilmesi çevreye olan zararı azaltır. Bu noktada, tasarımcılara düşen görev, tasarımların insana hizmet etmesi kadar, tabiatın ekolojik dengesinin bozulmaması için gereken duyarlılığı göstermesidir.
Ambalaj Üretiminde 100 Temel Soru Nedir?
Ambalaj üretimi sırasında, kritik önem taşıyan sorular şöyle sıralanabilir:
1) Ambalajlanacak malzemenin fiziksel formu nedir?
2) İmalat, kullanım ve pazarlamada nasıl bir koruma gerekiyor?
3) Malzemenin nem durumu veya ihtiyacı nedir?
4) İmalat veya raf ömrü aşağıdakilere bağlı olarak tehlikeye maruz kalıyor mu?
a. Işık, b. Sıcaklık değişimi, c. Bakteriler, d. Küf, e. Aşınma, f. Böcek, g.Kemirgenler
5) Ambalaj malzemesindeki açma-kapama noktaları, paket malzemesi kadar koruma sağlıyor mu?
6) Ambalaj açıldıktan sonra kullanılmayan malzeme için tekrar kapanması gerekiyor mu?
7) Ürün ve ambalaj malzemesi birbirlerine kimyasal reaksiyon gösteriyor mu?
8) Ambalaj aşağıdakilerin zarar görmesini engelliyor mu?
a. Koku, lezzet ve aroma, b. Renk, c. Fiziksel şekil (tablet kırılması gibi)
9) Ambalaj malzemesi harici koku, oksidasyon veya diğer kimyasal reaksiyonlara karşı koruma yapıyor mu?
10) Malzeme, yapısal güç itibariyle, ihtiyaç duyulan kullanım için uygun mu?
11) Fabrikasyon üretim, grafik tasarım işlemleri vb. için kolaylık sağlıyor mu? Bunlar için uygun mu?
12) Müşterilerin bildiği şekil, yapı ve dokuda bir malzeme mi? Dolayısıyla uygun mu? Yoksa satmak için uğraştırır mı?
13) Yüksek hızlarda makineli üretimden geçer mi?
14) Taşıyıcılarda ya da herhangi bir yerde aşırı sıcak veya soğuk hava şartlarına dayanıklı mı?
15) Perakende veya satış mağazalarında depolama şartlarına dayanıklılık gösterir mi?
16) Eğer vakum, gaz veya hava geçirmez şekilde kapatılmış bir paketleme gerekiyorsa ambalajın yapısı böyle bir ekipman için en uygun mu?
17) Gerektiğinde ambalaj içindeki madde sterilize edilebilir mi?
18) İstenilen miktarda tedarik devamlı olarak mümkün mü?
19) Dağıtım süresi nedir?
20) Fiyatlar piyasadaki dalgalanmalara bağımlı mı?
21) Fiyatlar amacınızla uyumlu mu?
22) Bütün tedarik yolları araştırılmış mı?
23) Ambalaj, elinizdeki ekipmanla şekillendirilip dolduruluyor ve kapatılıyor mu? Yoksa yeni ekipman mı gerekiyor?
24) Yeni ekipman almak yerine, ambalaj ile fiyatta yapı ve ebat değişikliği yapmak daha mı uygun olur?
25) Ambalaj yapısındaki modifikasyonlar yeni bir tür ekipmanının daha avantajlı, daha hızlı ve daha ekonomik olarak kullanılmasına mümkün kılıyor mu?
26) Kodlama gerekiyorsa metodu hazır mı?
27) Ambalaj standart işlemler ile halledilebiliyor mu? Yoksa özel personel gerektiriyor mu?
28) Ambalaj kırılma veya kontrol açısından zorluklar çıkarıyor mu?
29) İşlemler tam otomatik, yarı otomatik veya tamamen elle mi yapılacak?
30) Ambalajın yapısı ve ölçüsü ambalaj makinesi ve taşıyıcı hatlardan geçebilecek şekilde tasarlanmış mı?
31) Ambalajın kapanması, müşteriye uygunluğu kadar ürün ve üretim içinde uygun mu?
32) Ambalajın ağzı dolum cihazına uygun mu?
33) Etiketleme gerekiyorsa, gerekli etiketleme boşluğu var mı?
34) Ambalaj, makinenin izlemesi sırasında ortaya çıkabilecek maksimum çarpma direncine uygun mu?
35) Tasarım, uygun depolama ve nakliyeye imkan veriyor mu?
36) Üretim; fabrikasyon, standart bir çalışma şeklinde mi, yoksa imkan dışı metot ve malzeme mi gerektiriyor?
37) Ambalajlar üretim hattına girmeden önce, dağıtım ve depolama için uygunluk gösteriyor mu?
38) Eğer ambalaj malzemesinin birkaç parçası varsa, bu parçalar ambalaj için kolay ve uygun bir şekilde birleştirilebiliyor mu?
39) Ambalaj üretici veya imalatçı tarafından son haliyle kullanıcıya nakledilebilecek şekilde ayarlanabiliyor mu? (Örneğin cam şişe imalatçılarının şişeyi boş veya doldurulmuş olarak nakletmeleri gibi)
40) Ambalaj boş olarak istiflendiğinde uygun bir ağırlık ve kapasitede mi?
41) Bu tip bir ürünün, ambalajlanmasında kabul edilen bir metot var mı? O metot kullanılabilir mi?
42) Birim ambalaj hacim ambalajlamaya getirilmiş mi?
43) Ambalaj, toptancı ve perakendeci için uygun ebatlarda mı?
44) Ambalaj, depolama, sergilenme, satış ve dağıtım için uygun mu?
45) Birim ambalaj müşterinin istediği ebatta mı?
46) Ambalaj, satış öncesi, içindekinin ne olduğunun kontrol edilmesine imkan sağlıyor mu?
47) Bir dağıtım cihazı (dışarı verme, dökme ağızlığı gibi) etkili bir şekilde kullanılıyor mu?
48) Ambalaj kolayca açılıp gerekirse sonradan kullanım için kolayca kapanıyor mu?
49) Müşteri, miktarı kolayca ölçebilir mi? (görebiliyor mu?)
50) Çevre koruma işlevini yerine getiriyor mu?
51) Boş ambalajların tekrar kullanım şansı var mı?
52) Ambalaj imal edilirken, kavrama, tutma gibi müşteri kolaylıkları hesaba katılmış mı?
53) Ürünün ebadı buzdolabı, mutfak dolabı, banyo dolabı gibi yerlere göre mi ayarlanmış?
54) Uygun ambalajlama politikasının ışığı altında, paket mümkün olan en az malzemeyi mi gerektiriyor?
55) Ambalaj ekonomi imalat, üretim ve dağıtım aşamaları için standardizasyon çalışmaları ile uyumlu mu?
56) Ambalajın maliyeti aşağıdakilerle uyumlu mu?
a. Birim ürün maliyeti, b. Hedef pazar, c. Paketlenecek ticari emtia’nın sınıfı gibi
56) Ambalaj malzemesi için harcanan para karşılığında düşük bir defo veya hasar yüzdesi garanti ediliyor mu?
57) Ekonomi baz alındığında ambalaj, ürünün ömrünü gerektiği kadar hatta daha fazla koruyor mu?
58) Ağırlık, ebat, şekil ve yapı itibarıyla ambalaj nakil esnasında tasarruf getirecek şekilde mi?
59) Ürünün ucuzluğu veya pahalılığı müşteri üzerinde istenilen olumlu etkiyi bırakıyor mu?
60) Yeni bir ürün mü?
61) Kullanım alanları neler?
62) Kendi türünde farkı ve nispi kalitesi ne?
63) Özel satış karakteristiği ne?
64) Müşterisi kim? Yaş- cinsiyet-gelir seviyesi-sosyal ve kültürel seviye, ırkı, coğrafi konumu ve ihraç pazarları vb. neler?
65) Dağıtım nasıl olacak? Normal yoldan mı(toptan-perakende)? Bağımsız dükkanlar mı? Mağazalar zinciri mi? Süper marketler mi? Havale sistemiyle veya evden ya da eve direkt satış mı?
66) Bu tip bir ürüne karşı, perakendecinin satın alma alışkanlığı nedir?
67) Raf, tezgah veya vitrinde mi sergileniyor?
68) Ürün şekli ve ebadı toplu sergilemeye uygun mu?
69) Tek bir ürün kendi başına cazip mi?
70) Ambalaj göz hizasının altında mı yoksa üstünde mi bulunacak?
71) Perakendeci ürünü beğeniyor ve destekliyor mu?
72) İlave veya satış noktasında satışa destek ihtiyacı var mı?
73) Ambalajın ebatları, müşteri alışkanlıklarına ve dağıtım metotlarına uygun mu?
74) Ambalaj ebat ve şeklinde yapılacak değişiklik, müşteri kolaylığı ve satın alma derecesini ne şekilde etkiler?
75) Ürünün rekabet gücünü doğrudan ve dolaylı olarak karşılaştırdınız mı?
76) Ambalajları karşılaştırdınız mı?
a. Kullanılan malzeme, b. Ebatlar ve şekiller, c. Renkler ve tasarım, d. Özellikleri (sevilen-sevilmeyen)
77) Sizin ambalajınızın rekabet içinde olduğunuz başka ambalajlara benzeyip benzememesi gerektiğini hiç düşündünüz mü? Yoksa, imalatçı, perakendeci ve müşteri açısından farklılık göstermeli mi?
78) Bulunması gereken tüm özellikler üründe var mı? Bu özellikler gerekli vurguyu yapabilecek şekilde kullanılmış mı?
79) Logosu, kompozisyon ve stil itibariyle, başkalarıyla karıştırılmayacak şekilde mi?
80) Ambalaj özellikle bilinen bir ticari bir marka olma özelliği taşıyor mu?
81) Ürünün imalatçısının adı göze batacak şekilde mi veriliyor?
82) Ürün adı, logodan farklı olarak ürünün kimliğini hemen ortaya çıkaracak özellikte mi?
83) Aile tasarımı olur mu, olmalı mı?
84) Ambalajın görünüşü, ürünün yüksek kalitesini, imalatçının dürüstlüğünü, güvenirliliğini ve sorumluluğunu yansıtıyor mu?
85) Ambalaj kanuni olarak iç ve dış pazarlar için gerekli tüm açıklamaları taşıyor mu?
86) Talimatlar ve kullanım şekli okunabilir ve anlaşılması kolay mı?
87) Talimatları açıklamak, kısaltmak veya düzeltmek mümkün mü?
88) Açıklama ve illüstrasyonlar öğrenmek, ilgi çekmek ve/veya müşteri çekmek için mi?
89) Satıcının kullanımı için boş bir fiyat bölümü olmalı mı?
90) Renkler ve tasarım zevkli mi? Ürün perakende için uygun mu? Rekabet edebilir mi?
91) Ambalaj hoş bir izlenim bırakıyor mu? Uzaktan, yakından, rafta, tezgahta, vitrinde, müşterinin evinde?
92) Kendi kendini satabilecek bir ürün mü?
93) Ambalajın görünüşün de her türlü olumlu ve olumsuz yanlar değerlendiril mi?
94) Ambalaj hatırlanacak veya hatırlatacak bir değerde mi?
95) Ambalaj kendi kendinin reklamını yapabiliyor mu? Yoksa başka reklam yollarına ihtiyaç duyuyor mu?
96) Çeşitli departmanlarla kooperasyon araştırıldı mı? Ürün geliştirme, pazar araştırması, satın alma, üretim, kanunlar, satış, reklam, sanat gibi departmanlar inceledi mi?
97) Ambalajın ebadı, görüntüsü ve yapısıyla alakalı olarak ortaya çıkan tüm tartışmalar sonuca ulaştırıldı mı?
98) Bu ambalaj için tüm spesifikasyonlar gelecekte referans olması açısından renk, kimlik, boyutlar, özel fabrikasyon talimatları ve muhtemel tedarik kaynakları rayına oturtuldu mu?
99) Tüccarın tutumunun ne olduğunun belirlenmesi için gerekli her türlü adımlar atıldı mı?
100) Bu ürünün ve ambalajın ihya edici ölçüde müşteri bulabileceğine şahsen inanıyor musunuz?
1) Ambalajlanacak malzemenin fiziksel formu nedir?
2) İmalat, kullanım ve pazarlamada nasıl bir koruma gerekiyor?
3) Malzemenin nem durumu veya ihtiyacı nedir?
4) İmalat veya raf ömrü aşağıdakilere bağlı olarak tehlikeye maruz kalıyor mu?
a. Işık, b. Sıcaklık değişimi, c. Bakteriler, d. Küf, e. Aşınma, f. Böcek, g.Kemirgenler
5) Ambalaj malzemesindeki açma-kapama noktaları, paket malzemesi kadar koruma sağlıyor mu?
6) Ambalaj açıldıktan sonra kullanılmayan malzeme için tekrar kapanması gerekiyor mu?
7) Ürün ve ambalaj malzemesi birbirlerine kimyasal reaksiyon gösteriyor mu?
8) Ambalaj aşağıdakilerin zarar görmesini engelliyor mu?
a. Koku, lezzet ve aroma, b. Renk, c. Fiziksel şekil (tablet kırılması gibi)
9) Ambalaj malzemesi harici koku, oksidasyon veya diğer kimyasal reaksiyonlara karşı koruma yapıyor mu?
10) Malzeme, yapısal güç itibariyle, ihtiyaç duyulan kullanım için uygun mu?
11) Fabrikasyon üretim, grafik tasarım işlemleri vb. için kolaylık sağlıyor mu? Bunlar için uygun mu?
12) Müşterilerin bildiği şekil, yapı ve dokuda bir malzeme mi? Dolayısıyla uygun mu? Yoksa satmak için uğraştırır mı?
13) Yüksek hızlarda makineli üretimden geçer mi?
14) Taşıyıcılarda ya da herhangi bir yerde aşırı sıcak veya soğuk hava şartlarına dayanıklı mı?
15) Perakende veya satış mağazalarında depolama şartlarına dayanıklılık gösterir mi?
16) Eğer vakum, gaz veya hava geçirmez şekilde kapatılmış bir paketleme gerekiyorsa ambalajın yapısı böyle bir ekipman için en uygun mu?
17) Gerektiğinde ambalaj içindeki madde sterilize edilebilir mi?
18) İstenilen miktarda tedarik devamlı olarak mümkün mü?
19) Dağıtım süresi nedir?
20) Fiyatlar piyasadaki dalgalanmalara bağımlı mı?
21) Fiyatlar amacınızla uyumlu mu?
22) Bütün tedarik yolları araştırılmış mı?
23) Ambalaj, elinizdeki ekipmanla şekillendirilip dolduruluyor ve kapatılıyor mu? Yoksa yeni ekipman mı gerekiyor?
24) Yeni ekipman almak yerine, ambalaj ile fiyatta yapı ve ebat değişikliği yapmak daha mı uygun olur?
25) Ambalaj yapısındaki modifikasyonlar yeni bir tür ekipmanının daha avantajlı, daha hızlı ve daha ekonomik olarak kullanılmasına mümkün kılıyor mu?
26) Kodlama gerekiyorsa metodu hazır mı?
27) Ambalaj standart işlemler ile halledilebiliyor mu? Yoksa özel personel gerektiriyor mu?
28) Ambalaj kırılma veya kontrol açısından zorluklar çıkarıyor mu?
29) İşlemler tam otomatik, yarı otomatik veya tamamen elle mi yapılacak?
30) Ambalajın yapısı ve ölçüsü ambalaj makinesi ve taşıyıcı hatlardan geçebilecek şekilde tasarlanmış mı?
31) Ambalajın kapanması, müşteriye uygunluğu kadar ürün ve üretim içinde uygun mu?
32) Ambalajın ağzı dolum cihazına uygun mu?
33) Etiketleme gerekiyorsa, gerekli etiketleme boşluğu var mı?
34) Ambalaj, makinenin izlemesi sırasında ortaya çıkabilecek maksimum çarpma direncine uygun mu?
35) Tasarım, uygun depolama ve nakliyeye imkan veriyor mu?
36) Üretim; fabrikasyon, standart bir çalışma şeklinde mi, yoksa imkan dışı metot ve malzeme mi gerektiriyor?
37) Ambalajlar üretim hattına girmeden önce, dağıtım ve depolama için uygunluk gösteriyor mu?
38) Eğer ambalaj malzemesinin birkaç parçası varsa, bu parçalar ambalaj için kolay ve uygun bir şekilde birleştirilebiliyor mu?
39) Ambalaj üretici veya imalatçı tarafından son haliyle kullanıcıya nakledilebilecek şekilde ayarlanabiliyor mu? (Örneğin cam şişe imalatçılarının şişeyi boş veya doldurulmuş olarak nakletmeleri gibi)
40) Ambalaj boş olarak istiflendiğinde uygun bir ağırlık ve kapasitede mi?
41) Bu tip bir ürünün, ambalajlanmasında kabul edilen bir metot var mı? O metot kullanılabilir mi?
42) Birim ambalaj hacim ambalajlamaya getirilmiş mi?
43) Ambalaj, toptancı ve perakendeci için uygun ebatlarda mı?
44) Ambalaj, depolama, sergilenme, satış ve dağıtım için uygun mu?
45) Birim ambalaj müşterinin istediği ebatta mı?
46) Ambalaj, satış öncesi, içindekinin ne olduğunun kontrol edilmesine imkan sağlıyor mu?
47) Bir dağıtım cihazı (dışarı verme, dökme ağızlığı gibi) etkili bir şekilde kullanılıyor mu?
48) Ambalaj kolayca açılıp gerekirse sonradan kullanım için kolayca kapanıyor mu?
49) Müşteri, miktarı kolayca ölçebilir mi? (görebiliyor mu?)
50) Çevre koruma işlevini yerine getiriyor mu?
51) Boş ambalajların tekrar kullanım şansı var mı?
52) Ambalaj imal edilirken, kavrama, tutma gibi müşteri kolaylıkları hesaba katılmış mı?
53) Ürünün ebadı buzdolabı, mutfak dolabı, banyo dolabı gibi yerlere göre mi ayarlanmış?
54) Uygun ambalajlama politikasının ışığı altında, paket mümkün olan en az malzemeyi mi gerektiriyor?
55) Ambalaj ekonomi imalat, üretim ve dağıtım aşamaları için standardizasyon çalışmaları ile uyumlu mu?
56) Ambalajın maliyeti aşağıdakilerle uyumlu mu?
a. Birim ürün maliyeti, b. Hedef pazar, c. Paketlenecek ticari emtia’nın sınıfı gibi
56) Ambalaj malzemesi için harcanan para karşılığında düşük bir defo veya hasar yüzdesi garanti ediliyor mu?
57) Ekonomi baz alındığında ambalaj, ürünün ömrünü gerektiği kadar hatta daha fazla koruyor mu?
58) Ağırlık, ebat, şekil ve yapı itibarıyla ambalaj nakil esnasında tasarruf getirecek şekilde mi?
59) Ürünün ucuzluğu veya pahalılığı müşteri üzerinde istenilen olumlu etkiyi bırakıyor mu?
60) Yeni bir ürün mü?
61) Kullanım alanları neler?
62) Kendi türünde farkı ve nispi kalitesi ne?
63) Özel satış karakteristiği ne?
64) Müşterisi kim? Yaş- cinsiyet-gelir seviyesi-sosyal ve kültürel seviye, ırkı, coğrafi konumu ve ihraç pazarları vb. neler?
65) Dağıtım nasıl olacak? Normal yoldan mı(toptan-perakende)? Bağımsız dükkanlar mı? Mağazalar zinciri mi? Süper marketler mi? Havale sistemiyle veya evden ya da eve direkt satış mı?
66) Bu tip bir ürüne karşı, perakendecinin satın alma alışkanlığı nedir?
67) Raf, tezgah veya vitrinde mi sergileniyor?
68) Ürün şekli ve ebadı toplu sergilemeye uygun mu?
69) Tek bir ürün kendi başına cazip mi?
70) Ambalaj göz hizasının altında mı yoksa üstünde mi bulunacak?
71) Perakendeci ürünü beğeniyor ve destekliyor mu?
72) İlave veya satış noktasında satışa destek ihtiyacı var mı?
73) Ambalajın ebatları, müşteri alışkanlıklarına ve dağıtım metotlarına uygun mu?
74) Ambalaj ebat ve şeklinde yapılacak değişiklik, müşteri kolaylığı ve satın alma derecesini ne şekilde etkiler?
75) Ürünün rekabet gücünü doğrudan ve dolaylı olarak karşılaştırdınız mı?
76) Ambalajları karşılaştırdınız mı?
a. Kullanılan malzeme, b. Ebatlar ve şekiller, c. Renkler ve tasarım, d. Özellikleri (sevilen-sevilmeyen)
77) Sizin ambalajınızın rekabet içinde olduğunuz başka ambalajlara benzeyip benzememesi gerektiğini hiç düşündünüz mü? Yoksa, imalatçı, perakendeci ve müşteri açısından farklılık göstermeli mi?
78) Bulunması gereken tüm özellikler üründe var mı? Bu özellikler gerekli vurguyu yapabilecek şekilde kullanılmış mı?
79) Logosu, kompozisyon ve stil itibariyle, başkalarıyla karıştırılmayacak şekilde mi?
80) Ambalaj özellikle bilinen bir ticari bir marka olma özelliği taşıyor mu?
81) Ürünün imalatçısının adı göze batacak şekilde mi veriliyor?
82) Ürün adı, logodan farklı olarak ürünün kimliğini hemen ortaya çıkaracak özellikte mi?
83) Aile tasarımı olur mu, olmalı mı?
84) Ambalajın görünüşü, ürünün yüksek kalitesini, imalatçının dürüstlüğünü, güvenirliliğini ve sorumluluğunu yansıtıyor mu?
85) Ambalaj kanuni olarak iç ve dış pazarlar için gerekli tüm açıklamaları taşıyor mu?
86) Talimatlar ve kullanım şekli okunabilir ve anlaşılması kolay mı?
87) Talimatları açıklamak, kısaltmak veya düzeltmek mümkün mü?
88) Açıklama ve illüstrasyonlar öğrenmek, ilgi çekmek ve/veya müşteri çekmek için mi?
89) Satıcının kullanımı için boş bir fiyat bölümü olmalı mı?
90) Renkler ve tasarım zevkli mi? Ürün perakende için uygun mu? Rekabet edebilir mi?
91) Ambalaj hoş bir izlenim bırakıyor mu? Uzaktan, yakından, rafta, tezgahta, vitrinde, müşterinin evinde?
92) Kendi kendini satabilecek bir ürün mü?
93) Ambalajın görünüşün de her türlü olumlu ve olumsuz yanlar değerlendiril mi?
94) Ambalaj hatırlanacak veya hatırlatacak bir değerde mi?
95) Ambalaj kendi kendinin reklamını yapabiliyor mu? Yoksa başka reklam yollarına ihtiyaç duyuyor mu?
96) Çeşitli departmanlarla kooperasyon araştırıldı mı? Ürün geliştirme, pazar araştırması, satın alma, üretim, kanunlar, satış, reklam, sanat gibi departmanlar inceledi mi?
97) Ambalajın ebadı, görüntüsü ve yapısıyla alakalı olarak ortaya çıkan tüm tartışmalar sonuca ulaştırıldı mı?
98) Bu ambalaj için tüm spesifikasyonlar gelecekte referans olması açısından renk, kimlik, boyutlar, özel fabrikasyon talimatları ve muhtemel tedarik kaynakları rayına oturtuldu mu?
99) Tüccarın tutumunun ne olduğunun belirlenmesi için gerekli her türlü adımlar atıldı mı?
100) Bu ürünün ve ambalajın ihya edici ölçüde müşteri bulabileceğine şahsen inanıyor musunuz?
Sektörler
Ambalaj
Bilişim
Demir - Çelik
Deri - Ayakkabı
Elektronik
Enerji
Gıda/İçecek
Haberleşme
Hayvancılık
Kimyasal - Plastik
Madencilik
Makine - Metal
Mobilya/Orman Ürünleri
Otomotiv
Perakende
Sağlık
Tarım
Taşıma - Lojistik
Tekstil - Giyim
Turizm
Yapı - İnşaat
Bilişim
Demir - Çelik
Deri - Ayakkabı
Elektronik
Enerji
Gıda/İçecek
Haberleşme
Hayvancılık
Kimyasal - Plastik
Madencilik
Makine - Metal
Mobilya/Orman Ürünleri
Otomotiv
Perakende
Sağlık
Tarım
Taşıma - Lojistik
Tekstil - Giyim
Turizm
Yapı - İnşaat
Demir-Çelik Sektöründeki Riskler ve Fırsatlar
Türk demir çelik sektörünün güçlü ve zayıf yönleri ile dünyadaki gelişmeler dikkate alındığında, sektör açısından önümüzdeki dönemde bir takım tehditler ile fırsatların bulunduğu görülüyor.
Sektörün Güçlü Yönleri
* Yüksek teknolojili donanım ve tecrübe sayesinde uluslararası rekabet gücü,
* Uluslararası standartlarda katma değeri yüksek ürün üretimine odaklılık,
* Sürekli yatırım kültürü,
* Sadık müşteri portföyü,
* Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Asya gibi büyüyen pazarlara yakınlık,
* Kalifiye işgücü,
* Yüksek teknik ve mühendislik bilgisi,
* Yüksek çevre bilinci ve çevre koruma faaliyetlerine sadakat,
* Şirketlerin, ISO 9001:2000, OHSAS 18001 ve ISO 14001 belgelerinin bulunması.
Sektörün Zayıf Yönleri
* Yassı ve uzun mamul üretim dengesizliği,
* Çelik servis merkezlerinin yetersizliği,
* İthal hammadde ve yarı mamule bağımlılık,
* Doğal gaz ve elektrik üretiminde tekel konumundaki tedarikçilere bağımlılık,
* Yüksek enerji maliyetleri.
Fırsatlar
* İSDEMİR’in yassı ürün üretimine dönüştürülmesi projesi,
* Otomotiv, dayanıklı tüketim eşyası, gemi inşaat ve paketleme gibi yassı çelik tüketen sektörlerdeki yüksek büyüme potansiyeli,
* Yurt içi çelik tüketiminde büyük gelişme potansiyeli,
* Yurt içi yassı çelik üretiminin talebi karşılamaktan uzak oluşu,
* Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde gelişme potansiyeli yüksek otomotiv endüstrileri,
* Komşu ülke çelik endüstrileri ile iyi ilişkiler,
* Ar-Ge projeleri,
* Levha ve zırh çeliği üretimi,
Tehditler
* Komşu ülke çelik endüstrilerinde yeniden yapılandırma faaliyetleri,
* Uluslararası rakip çelik üreticileri tarafından yürütülen yoğun yatırımlar,
* Endüstrideki konsolidasyon nedeniyle ortaya çıkan güçlü rakipler,
* BDT’li üreticilerin hammadde yatırımları,
* Orta Doğu ve Doğu Avrupalı çelik üreticilerinin katma değeri yüksek mamul yatırımları,
* Çin ve Hindistan’ın artan ihracat tehdidi,
* Uluslararası hammadde pazarında tedarik sıkıntısı,
* Hammadde fiyatlarındaki rekor artışlar ve fiyat belirsizliği,
* Çevre şartlarının hassaslaşması ve Kyoto Protokolü uyumuna yönelik baskıların artması nedeniyle maliyetlerin yükselmesi,
* AB üyeliği sürecinde sektörü bekleyen yaptırımlar,
* Çeliğe ikame malzemelerdeki gelişmeler.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Sektörün Güçlü Yönleri
* Yüksek teknolojili donanım ve tecrübe sayesinde uluslararası rekabet gücü,
* Uluslararası standartlarda katma değeri yüksek ürün üretimine odaklılık,
* Sürekli yatırım kültürü,
* Sadık müşteri portföyü,
* Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Asya gibi büyüyen pazarlara yakınlık,
* Kalifiye işgücü,
* Yüksek teknik ve mühendislik bilgisi,
* Yüksek çevre bilinci ve çevre koruma faaliyetlerine sadakat,
* Şirketlerin, ISO 9001:2000, OHSAS 18001 ve ISO 14001 belgelerinin bulunması.
Sektörün Zayıf Yönleri
* Yassı ve uzun mamul üretim dengesizliği,
* Çelik servis merkezlerinin yetersizliği,
* İthal hammadde ve yarı mamule bağımlılık,
* Doğal gaz ve elektrik üretiminde tekel konumundaki tedarikçilere bağımlılık,
* Yüksek enerji maliyetleri.
Fırsatlar
* İSDEMİR’in yassı ürün üretimine dönüştürülmesi projesi,
* Otomotiv, dayanıklı tüketim eşyası, gemi inşaat ve paketleme gibi yassı çelik tüketen sektörlerdeki yüksek büyüme potansiyeli,
* Yurt içi çelik tüketiminde büyük gelişme potansiyeli,
* Yurt içi yassı çelik üretiminin talebi karşılamaktan uzak oluşu,
* Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde gelişme potansiyeli yüksek otomotiv endüstrileri,
* Komşu ülke çelik endüstrileri ile iyi ilişkiler,
* Ar-Ge projeleri,
* Levha ve zırh çeliği üretimi,
Tehditler
* Komşu ülke çelik endüstrilerinde yeniden yapılandırma faaliyetleri,
* Uluslararası rakip çelik üreticileri tarafından yürütülen yoğun yatırımlar,
* Endüstrideki konsolidasyon nedeniyle ortaya çıkan güçlü rakipler,
* BDT’li üreticilerin hammadde yatırımları,
* Orta Doğu ve Doğu Avrupalı çelik üreticilerinin katma değeri yüksek mamul yatırımları,
* Çin ve Hindistan’ın artan ihracat tehdidi,
* Uluslararası hammadde pazarında tedarik sıkıntısı,
* Hammadde fiyatlarındaki rekor artışlar ve fiyat belirsizliği,
* Çevre şartlarının hassaslaşması ve Kyoto Protokolü uyumuna yönelik baskıların artması nedeniyle maliyetlerin yükselmesi,
* AB üyeliği sürecinde sektörü bekleyen yaptırımlar,
* Çeliğe ikame malzemelerdeki gelişmeler.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Türkiye’nin Demir-Çelik İthalatı
Türk demir-çelik sektörü dış ticaretinde genelde ithalat, ihracattan her zaman daha yüksek gerçekleşiyor. Bunun başlıca nedeni; sektörde, hammadde, yassı mamul ve vasıflı çelik üretimlerinin yetersiz olması. Bu nedenle söz konusu ürün grupları, Türkiye’nin demir-çelik ithalatında sürekli olarak ilk sıralarda yer alıyor. Ancak, 2001’de yaşanan ekonomik kriz, üretimin ve dolayısıyla ithalatın düşmesine neden oldu. İç piyasaya satış yapamayan çelik üreticileri ise dış piyasaya daha çok yoğunlaştıklarından 2001 yılında demir-çelik ihracatı ithalatın önüne geçti.
Türkiye’de yeteri kadar hurda üretimi olmadığından hurda ihtiyacının büyük bir kısmı ithalatla karşılanıyor. Aynı şekilde yassı mamul üretimi de yetersiz kalıyor. Türk demir-çelik sanayi, her yıl yaklaşık 6-6,5 milyon ton yassı mamul açığını ithalatla kapatmaya çalışıyor. Son beş yılda ortalama 400.000 ton arasında olan vasıflı çelik üretimi de iç talebi karşılamadığı için, yılda 750.000 ton vasıflı çelik ithal ediliyor.
Türkiye’de demir çelik ithalatı 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında artarak 16,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2007 yılı demir çelik ithalatındaki en önemli ürün grubu yurt içi üretiminin yetersiz olduğu yassı mamuller ile ark ocaklarında hammadde olarak kullanılan demir-çelik hurdaları. Yassı ürün ithalatı demir çelik mamulleri ithalatının yüzde 32’sini, hurda ithalatı ise yüzde 35’ini oluşturuyor.
Demir-çelikten eşya ithalatı ise 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 23 artarak 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ithalat gerçekleştirilen ürün grupları ise boru, vida ve cıvatalar oldu. Demir-çelikten eşya ithalatında ise Çin 2007 yılında 315 milyon dolar ile en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke oldu. Bunu sırasıyla, Almanya, İtalya, Fransa, Rusya Federasyonu, İspanya ve İngiltere izliyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Türkiye’de yeteri kadar hurda üretimi olmadığından hurda ihtiyacının büyük bir kısmı ithalatla karşılanıyor. Aynı şekilde yassı mamul üretimi de yetersiz kalıyor. Türk demir-çelik sanayi, her yıl yaklaşık 6-6,5 milyon ton yassı mamul açığını ithalatla kapatmaya çalışıyor. Son beş yılda ortalama 400.000 ton arasında olan vasıflı çelik üretimi de iç talebi karşılamadığı için, yılda 750.000 ton vasıflı çelik ithal ediliyor.
Türkiye’de demir çelik ithalatı 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında artarak 16,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2007 yılı demir çelik ithalatındaki en önemli ürün grubu yurt içi üretiminin yetersiz olduğu yassı mamuller ile ark ocaklarında hammadde olarak kullanılan demir-çelik hurdaları. Yassı ürün ithalatı demir çelik mamulleri ithalatının yüzde 32’sini, hurda ithalatı ise yüzde 35’ini oluşturuyor.
Demir-çelikten eşya ithalatı ise 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 23 artarak 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ithalat gerçekleştirilen ürün grupları ise boru, vida ve cıvatalar oldu. Demir-çelikten eşya ithalatında ise Çin 2007 yılında 315 milyon dolar ile en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke oldu. Bunu sırasıyla, Almanya, İtalya, Fransa, Rusya Federasyonu, İspanya ve İngiltere izliyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Etiketler:
çelik,
demir,
demir çelik sektörü,
ithalat,
ithalatı,
teb bankası
Türkiye’de Demir-Çelik İhracatı
Demir çelik sektörü, yarattığı katma değer ve istihdamın yanı sıra, ihracatta da önemli bir yere oturuyor. Sektör, Türkiye’nin genel ihracatında %11,6 paya sahip. Demir ve çelik ürünleri fiyatlarının dünya piyasalarında yükselmesinin de etkisiyle, demir-çelik sektörünün 2007 yılı ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30 artarak 12,5 milyar dolara ulaştı.
Yıllar itibarıyla demir çelik sektörü ihracatına bakıldığında, 2003 yılında 4.360 milyon dolar olan sektör ihracatı, 2007 yılında 12.478 milyon dolara yükseldiği görülüyor. Bu rakam, sektör ihracatının son 5 yılda yaklaşık 3 kat arttığını gösteriyor. Demir çelik sektörü ihracatı madde bazında incelendiğinde, 2007 yılında toplam ihracatının 8,4 milyar doları (yüzde 67) mamül, 4,1 milyar doları (yüzde 33) ise demir çelik eşyadan oluştuğu görülüyor.
Uzun ürünler demir-çelik ihracatında yüzde 73,2 pay alırken, yassı ürünler yüzde 10,5 pay alıyor. Demir-çelik ihracatının diğer önem arz eden ürün grupları ise sırasıyla kütük, vasıflı çelik ürünler ve hurdadan oluşuyor. Demir-çelikten eşya ihracatında ise boru, inşaat aksamı, radyatörler ve mutfak eşyası başlıca ihraç edilen ürün grupları.
Demir çelik mamullerinin miktar bazında ihracatı ise 2007 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 8,6 artış göstererek 14 milyon ton olarak gerçekleşirken; demir-çelikten eşya ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 8,1 artış kaydederek 2,8 milyon ton olarak gerçekleşti.
2007 yılında sektör ihracatının ülkelere göre dağılımı incelendiğinde ise; demir-çelikte en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkenin 1,7 milyar dolar ihracat ve yüzde 21 pay ile Birleşik Arap Emirlikleri olduğu görülüyor. Bunu sırasıyla; İspanya, Romanya, İtalya, Fas, İngiltere, İsrail, Katar, Bulgaristan ve ABD izliyor. Ülke grupları itibarıyla Türkiye’nin demir-çelik ihracatı incelendiğinde Orta Doğu ülkelerinin yüzde 40 pay ile ilk sırada yer aldığı görülüyor. AB ülkeleri ise en fazla ihracat gerçekleştirilen ikinci ülke grubu konumunda. Demir-çelikten eşya ihracatında ise en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke grubu yüzde 53 pay ile AB ülkeleri oldu. Diğer önem arz eden ülke grupları ise BDT, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri.
Kaynakta, daha sonraki yıllara ait bilgi bulunmuyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Yıllar itibarıyla demir çelik sektörü ihracatına bakıldığında, 2003 yılında 4.360 milyon dolar olan sektör ihracatı, 2007 yılında 12.478 milyon dolara yükseldiği görülüyor. Bu rakam, sektör ihracatının son 5 yılda yaklaşık 3 kat arttığını gösteriyor. Demir çelik sektörü ihracatı madde bazında incelendiğinde, 2007 yılında toplam ihracatının 8,4 milyar doları (yüzde 67) mamül, 4,1 milyar doları (yüzde 33) ise demir çelik eşyadan oluştuğu görülüyor.
Uzun ürünler demir-çelik ihracatında yüzde 73,2 pay alırken, yassı ürünler yüzde 10,5 pay alıyor. Demir-çelik ihracatının diğer önem arz eden ürün grupları ise sırasıyla kütük, vasıflı çelik ürünler ve hurdadan oluşuyor. Demir-çelikten eşya ihracatında ise boru, inşaat aksamı, radyatörler ve mutfak eşyası başlıca ihraç edilen ürün grupları.
Demir çelik mamullerinin miktar bazında ihracatı ise 2007 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 8,6 artış göstererek 14 milyon ton olarak gerçekleşirken; demir-çelikten eşya ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 8,1 artış kaydederek 2,8 milyon ton olarak gerçekleşti.
2007 yılında sektör ihracatının ülkelere göre dağılımı incelendiğinde ise; demir-çelikte en fazla ihracat gerçekleştirilen ülkenin 1,7 milyar dolar ihracat ve yüzde 21 pay ile Birleşik Arap Emirlikleri olduğu görülüyor. Bunu sırasıyla; İspanya, Romanya, İtalya, Fas, İngiltere, İsrail, Katar, Bulgaristan ve ABD izliyor. Ülke grupları itibarıyla Türkiye’nin demir-çelik ihracatı incelendiğinde Orta Doğu ülkelerinin yüzde 40 pay ile ilk sırada yer aldığı görülüyor. AB ülkeleri ise en fazla ihracat gerçekleştirilen ikinci ülke grubu konumunda. Demir-çelikten eşya ihracatında ise en fazla ihracat gerçekleştirilen ülke grubu yüzde 53 pay ile AB ülkeleri oldu. Diğer önem arz eden ülke grupları ise BDT, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri.
Kaynakta, daha sonraki yıllara ait bilgi bulunmuyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Etiketler:
çelik,
demir,
demir çelik sektörü,
Devlet destekleri,
ihracat,
ihracatı
Türkiye’de Demir-Çelik Üretimi ve Tüketimi
Türkiye’deki 32 milyon tonluk ham çelik kapasitesinin yüzde 20,6’sına karşılık gelen 6,6 milyon tonu, entegre tesislere, yüzde 79,4’üne karşılık gelen 25,4 milyon tonu ise 21 adet elektrik ark ocaklı tesislerde üretiliyor.
Diğer taraftan, ham çelik kapasitesinin, 26,6 milyon tonluk bölümü (yüzde 83,1) uzun ürün üretimine, 4,7 milyon tonluk bölümü (yüzde 14,7) yassı ürün üretimine, geriye kalan 0,7 milyon tonluk bölümü ise (yüzde 2,2) vasıflı çeliğe yönelik.
Türkiye’de demir çelik sektörünün kapasite kullanımı, ekonomideki gelişmelere paralel olarak yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlemekle birlikte yüksek olarak nitelendirilebilir. Bu oran entegre tesislerde, özellikle de Erdemir’de bazı yıllarda yüzde 100’ün üzerine çıktı. Son olarak, 2007’de sektör genelindeki kapasite kullanım oranı yüzde 80,5 olurken, bu oran Erdemir’de yüzde 94,8 olarak gerçekleşti.
2007’de entegre tesislerde gerçekleştirilen ham çelik üretimi 6,4 milyon ton olurken, ark ocaklı tesislerde gerçekleştirilen üretim 19,4 milyon ton oldu. Türkiye’nin ham çelik üretimi ürün bazında incelendiğinde ise uzun ürünlerin 21,5 milyon ton ile toplam ham çelik üretiminin yüzde 84’ünü oluşturduğu görülüyor. Yassı ürün üretiminin payı yüzde 14 olurken, vasıflı çelik üretimi çelik üretiminden yüzde 2 pay alıyor.
2000 yılı nihai mamul tüketimi 13 milyon ton olarak gerçekleşti. 2001 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle nihai mamul tüketimi azalarak 8,7 milyon tona geriledi ancak, ekonomideki iyileşmelere paralel olarak, nihai mamul tüketimi 2002 yılından itibaren tekrar artmaya başladı ve 2007 yılında 23,8 milyon ton ile rekor seviyeye ulaştı.
Tüketime paralel olarak, aynı dönemde nihai mamul üretimi de dalgalı bir seyir izlemiş ve 2007 yılında toplam nihai mamul üretim miktarı 26 milyon tonu aştı. Türkiye’nin toplam nihai mamul üretiminde sürekli olarak uzun ürünlerde arz fazlası yaşanırken, yassı ürün ve kaliteli çelik üretiminde ise yerli üretim miktarı yetersiz kalıyor.
2007’de uzun ürün fazlalığı 9,8 milyon ton olarak gerçekleşirken, yassı ürün açığı 6,7 milyon tona ve kaliteli çelik üretim açığı ise 0,8 milyon tona yükseldi. Türk demir çelik sektörü; 2007 yılında, her birinin yıllık kapasitesi 1,1 ile 3 milyon ton arasında değişen üç adet entegre tesis ve kapasiteleri 60 bin ton ile 1,9 milyon ton arasında değişen 21 adet elektrik ark ocaklı tesiste gerçekleştirilen, 25,8 milyon ton ham çelik üretimi ile dünya çelik üretiminde 11’inci sırada yer alıyor. Sektörün 2007’de gösterdiği yüzde 10’luk büyüme hızı, yüzde 7,8 olan dünya büyüme hızının üzerinde olup, bu gösterge; Türkiye’nin sıralamada daha üst seviyelere çıkacağının bir işareti olarak ifade ediliyor. Ham çelik üretiminin yüzde 69’u ark ocaklı tesisler, yüzde 31’i ise entegre tesisler tarafından gerçekleştirildi.
Demir Çelik Üreticileri Derneği verilerine göre, bugün demir-çelik sektöründe üretim, yüksek fırına dayalı üretim yapan 3 adet entegre tesis (ERDEMİR, İSDEMİR, KARDEMİR) ve 21 adet elektrik ark ocaklı tesis olmak üzere toplam 24 tesis tarafından gerçekleştiriliyor.
Ürün bazında kapasitelere bakıldığında, toplam kapasitenin yüzde 83’ünü uzun ürünler, yüzde 15’ini yassı ürünler, yüzde 2’sini vasıflı çelik ürünler oluşturuyor. 1980 sonrasında, uzun ürünleri girdi olarak kullanan inşaat sektörüne yönelik teşviklerin yarattığı beklenti ile uzun ürünlerde iç tüketimin çok üstünde bir kapasite oluşurken, yassı ürün kapasitesinde dünya ölçeklerinin gerisinde kalındı. Gelişmiş demir çelik üreticisi ülkelerde yassı ürün oranı yüzde 60, uzun ürün oranı yüzde 40 civarında.
Sektördeki aşırı kapasiteyi ve sebep olduğu verimsizliği ortadan kaldırmak, üretim/tüketim dengesizliğini gidermek için gerekli olan dönüşümü gerçekleştirerek Türk demir çelik sanayini kaliteli ve yüksek katma değerli ürün üretimine yönlendirmek, sektörün dünya piyasasındaki rekabet gücünü artırmak, ithal hammaddeye olan bağımlılığı azaltmak, yeniden yapılandırmanın olumsuz sosyal etkilerini en aza indirmek ve çevre standartlarını AB düzeyine yükseltmek amacıyla Türk Demir Çelik Sektörü Ulusal Yeniden Yapılandırma Planı (UYYP) hazırlandı ve anılan plan üzerinde Komisyon ile mutabakata varılmasını takiben, sektörün bir yeniden yapılandırma süreci içine girmesi hedefleniyor.
www.igeme.org.tr
Diğer taraftan, ham çelik kapasitesinin, 26,6 milyon tonluk bölümü (yüzde 83,1) uzun ürün üretimine, 4,7 milyon tonluk bölümü (yüzde 14,7) yassı ürün üretimine, geriye kalan 0,7 milyon tonluk bölümü ise (yüzde 2,2) vasıflı çeliğe yönelik.
Türkiye’de demir çelik sektörünün kapasite kullanımı, ekonomideki gelişmelere paralel olarak yıllar itibarıyla dalgalı bir seyir izlemekle birlikte yüksek olarak nitelendirilebilir. Bu oran entegre tesislerde, özellikle de Erdemir’de bazı yıllarda yüzde 100’ün üzerine çıktı. Son olarak, 2007’de sektör genelindeki kapasite kullanım oranı yüzde 80,5 olurken, bu oran Erdemir’de yüzde 94,8 olarak gerçekleşti.
2007’de entegre tesislerde gerçekleştirilen ham çelik üretimi 6,4 milyon ton olurken, ark ocaklı tesislerde gerçekleştirilen üretim 19,4 milyon ton oldu. Türkiye’nin ham çelik üretimi ürün bazında incelendiğinde ise uzun ürünlerin 21,5 milyon ton ile toplam ham çelik üretiminin yüzde 84’ünü oluşturduğu görülüyor. Yassı ürün üretiminin payı yüzde 14 olurken, vasıflı çelik üretimi çelik üretiminden yüzde 2 pay alıyor.
2000 yılı nihai mamul tüketimi 13 milyon ton olarak gerçekleşti. 2001 yılında Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle nihai mamul tüketimi azalarak 8,7 milyon tona geriledi ancak, ekonomideki iyileşmelere paralel olarak, nihai mamul tüketimi 2002 yılından itibaren tekrar artmaya başladı ve 2007 yılında 23,8 milyon ton ile rekor seviyeye ulaştı.
Tüketime paralel olarak, aynı dönemde nihai mamul üretimi de dalgalı bir seyir izlemiş ve 2007 yılında toplam nihai mamul üretim miktarı 26 milyon tonu aştı. Türkiye’nin toplam nihai mamul üretiminde sürekli olarak uzun ürünlerde arz fazlası yaşanırken, yassı ürün ve kaliteli çelik üretiminde ise yerli üretim miktarı yetersiz kalıyor.
2007’de uzun ürün fazlalığı 9,8 milyon ton olarak gerçekleşirken, yassı ürün açığı 6,7 milyon tona ve kaliteli çelik üretim açığı ise 0,8 milyon tona yükseldi. Türk demir çelik sektörü; 2007 yılında, her birinin yıllık kapasitesi 1,1 ile 3 milyon ton arasında değişen üç adet entegre tesis ve kapasiteleri 60 bin ton ile 1,9 milyon ton arasında değişen 21 adet elektrik ark ocaklı tesiste gerçekleştirilen, 25,8 milyon ton ham çelik üretimi ile dünya çelik üretiminde 11’inci sırada yer alıyor. Sektörün 2007’de gösterdiği yüzde 10’luk büyüme hızı, yüzde 7,8 olan dünya büyüme hızının üzerinde olup, bu gösterge; Türkiye’nin sıralamada daha üst seviyelere çıkacağının bir işareti olarak ifade ediliyor. Ham çelik üretiminin yüzde 69’u ark ocaklı tesisler, yüzde 31’i ise entegre tesisler tarafından gerçekleştirildi.
Demir Çelik Üreticileri Derneği verilerine göre, bugün demir-çelik sektöründe üretim, yüksek fırına dayalı üretim yapan 3 adet entegre tesis (ERDEMİR, İSDEMİR, KARDEMİR) ve 21 adet elektrik ark ocaklı tesis olmak üzere toplam 24 tesis tarafından gerçekleştiriliyor.
Ürün bazında kapasitelere bakıldığında, toplam kapasitenin yüzde 83’ünü uzun ürünler, yüzde 15’ini yassı ürünler, yüzde 2’sini vasıflı çelik ürünler oluşturuyor. 1980 sonrasında, uzun ürünleri girdi olarak kullanan inşaat sektörüne yönelik teşviklerin yarattığı beklenti ile uzun ürünlerde iç tüketimin çok üstünde bir kapasite oluşurken, yassı ürün kapasitesinde dünya ölçeklerinin gerisinde kalındı. Gelişmiş demir çelik üreticisi ülkelerde yassı ürün oranı yüzde 60, uzun ürün oranı yüzde 40 civarında.
Sektördeki aşırı kapasiteyi ve sebep olduğu verimsizliği ortadan kaldırmak, üretim/tüketim dengesizliğini gidermek için gerekli olan dönüşümü gerçekleştirerek Türk demir çelik sanayini kaliteli ve yüksek katma değerli ürün üretimine yönlendirmek, sektörün dünya piyasasındaki rekabet gücünü artırmak, ithal hammaddeye olan bağımlılığı azaltmak, yeniden yapılandırmanın olumsuz sosyal etkilerini en aza indirmek ve çevre standartlarını AB düzeyine yükseltmek amacıyla Türk Demir Çelik Sektörü Ulusal Yeniden Yapılandırma Planı (UYYP) hazırlandı ve anılan plan üzerinde Komisyon ile mutabakata varılmasını takiben, sektörün bir yeniden yapılandırma süreci içine girmesi hedefleniyor.
www.igeme.org.tr
Demir-Çelik Sektörünün Kapsadığı Ürünler Nelerdir?
Demir-Çelik Sektörü Hangi Ürünleri Kapsıyor?
Demir çelik, esas olarak, demir cevherinin yüksek fırınlarda veya hurdaların ark ocaklarında eritilmesiyle elde edilen slab ve kütüğün, değişik işlemlerden geçirilerek istenilen kimyasal ve fiziksel özelliklere sahip mamuller üreten bir sektör konumunda.
Sektör, başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve demiryolu olmak üzere, farklı alanlara doğrudan üretim yapıyor. Bu kapsamda sınıflandırma yapacak olursak:
Hammadde ve Yarı Mamul
* Pik demir
* Kütük demir
Uzun Hadde Mamulleri
* Demir çelik çubuk
* Demir çelik profil
* Filmaşin
* Tel
* Çivi
Yassı Hadde Mamulleri
* Sıcak haddelenmiş yassı ürünler
* Soğuk haddelenmiş yassı ürünler
* Kaplanmış yassı ürünler
Demir Çelikten Mamul Eşya
* Boru
* Boru bağlantı parçaları
* İnşaat aksamı
* Dövme taslak
* Döküm mamul
* Demet, tel ve halat
* Zincir
* Radyatör
* Hurda
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Demir çelik, esas olarak, demir cevherinin yüksek fırınlarda veya hurdaların ark ocaklarında eritilmesiyle elde edilen slab ve kütüğün, değişik işlemlerden geçirilerek istenilen kimyasal ve fiziksel özelliklere sahip mamuller üreten bir sektör konumunda.
Sektör, başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya ve demiryolu olmak üzere, farklı alanlara doğrudan üretim yapıyor. Bu kapsamda sınıflandırma yapacak olursak:
Hammadde ve Yarı Mamul
* Pik demir
* Kütük demir
Uzun Hadde Mamulleri
* Demir çelik çubuk
* Demir çelik profil
* Filmaşin
* Tel
* Çivi
Yassı Hadde Mamulleri
* Sıcak haddelenmiş yassı ürünler
* Soğuk haddelenmiş yassı ürünler
* Kaplanmış yassı ürünler
Demir Çelikten Mamul Eşya
* Boru
* Boru bağlantı parçaları
* İnşaat aksamı
* Dövme taslak
* Döküm mamul
* Demet, tel ve halat
* Zincir
* Radyatör
* Hurda
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Demir-Çelik Sektörünün Dünyadaki Genel Durumu
Dayanıklılığı, güvenilirliliği, yaygın kullanım alanı, çevre dostu özelliği ve birçok teknik üstünlüğü ile çağdaş toplum yaşantısının ayrılmaz bir parçası olan demir-çelik, geçmişten bu yana, sanayileşmenin temelini ve kalkınmanın itici gücünü oluşturan, stratejik bir malzeme. Bu nedenle, uygulama alanlarını ve üretim teknolojisini geliştirerek kendisini sürekli yenileyen demir-çelik endüstrisi, bugün küreselleşen yeni dünya düzenine damgasını vuran en güçlü sektörlerden biri olarak kabul ediliyor.
Günümüzde, çelik endüstrisinin dünya çapında köklü bir değişikliğe sahne olduğu görülüyor. Bu değişimleri şöyle özetlemek mümkün:
* Üretim, Doğu ve Güneydoğu Asya’daki gelişmekte olan ülkelerde genişlerken, sanayileşmiş ülkelerde daralıyor.
* Mülkiyet, kamudan özel şirketlere kayarken, karlılığa büyük özen gösteriliyor.
* Pazar daha küresel ve daha rekabetçi bir konuma ulaştı.
* Dünyanın önde gelen entegre çelik üreticileri kendi içlerinde küçük şirketlere ayrılarak; yassı, uzun, teneke, paslanmaz vb, ürünlerde, pazar paylarına göre ihtisaslaşıyor, bu yapılanma, şirketlerin küreselleşme çabalarına büyük esneklik sağlıyor.
* Endüstride, ulusal sınırların önemi gittikçe azalıyor, şirket evlilikleri ve ortaklıklar yaygınlaşarak yeni bir boyut kazanıyor.
* İleri teknolojilerin, yeni ülkelere ve üreticilere transferi gittikçe kolaylaşıyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Günümüzde, çelik endüstrisinin dünya çapında köklü bir değişikliğe sahne olduğu görülüyor. Bu değişimleri şöyle özetlemek mümkün:
* Üretim, Doğu ve Güneydoğu Asya’daki gelişmekte olan ülkelerde genişlerken, sanayileşmiş ülkelerde daralıyor.
* Mülkiyet, kamudan özel şirketlere kayarken, karlılığa büyük özen gösteriliyor.
* Pazar daha küresel ve daha rekabetçi bir konuma ulaştı.
* Dünyanın önde gelen entegre çelik üreticileri kendi içlerinde küçük şirketlere ayrılarak; yassı, uzun, teneke, paslanmaz vb, ürünlerde, pazar paylarına göre ihtisaslaşıyor, bu yapılanma, şirketlerin küreselleşme çabalarına büyük esneklik sağlıyor.
* Endüstride, ulusal sınırların önemi gittikçe azalıyor, şirket evlilikleri ve ortaklıklar yaygınlaşarak yeni bir boyut kazanıyor.
* İleri teknolojilerin, yeni ülkelere ve üreticilere transferi gittikçe kolaylaşıyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü Demir-Çelik Sektör Raporu’ndan derlenmiştir.
www.igeme.org.tr
Yazılım Sektörü Hangi Devlet Yardımlarından Yararlanabilir?
Yazılım sektörü, devlet yardımları kapsamında Hazine Müsteşarlığı Genel Teşvik ve KOBİ Teşvik Mevzuatı çerçevesinde gümrük vergisi ve toplu konut fonu istisnası, yatırım indirimi, katma değer vergisi istisnası, vergi, resim ve harç istisnası ile kredi tahsisi gibi desteklerden yararlanabilir.
İhracata yönelik devlet yardımları kapsamında; yurtdışı ofis mağaza açma desteği, eğitim yardımı, istihdam yardımı, pazar araştırması desteği, Türk ürünlerinin markalaşması ve Türk malı imajının yerleştirilmesi desteği, Ar-Ge yardımı, yurt dışında gerçekleştirilen milli düzeyde veya bireysel düzeyde gerçekleştirilen fuar katılımlarının desteklenmesi gibi desteklerden de yararlanabiliyor.
Yazılım şirketleri serbest bölgeler ve teknoloji geliştirme bölgeleri denilen teknoparklarda yatırım yaparak bu bölgelere sağlanan avantajları kullanma imkanına da sahip.
Şirketler, serbest bölgelerin gümrük hattı dışında sayılması dolayısıyla vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükelleflerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmadığı ve yatırım ve üretim safhalarında çeşitli teşvikler verilen bir ortamda faaliyette bulunabiliyor.
Serbest bölgelerde bulunan şirketler aynı zamanda gelir ve kurumlar vergisinden muaf. Sektördeki şirketlere önemli avantajlar sağlayan ve 4691 sayılı kanun ile kurulan teknoparklar, üniversite ile şirketler arasında işbirliği sağlayarak bir sinerji oluşturmak, Ar-Ge çalışmalarına destek sağlamak, ürün kalitesini yükseltmek, üretilen çalışmaları ekonomik değere dönüştürmek, girişimciliği desteklemek gibi amaçlarla kuruluyor. Teknoparklarda faaliyette bulunan şirketlere bir takım muafiyet ve destekler sağlanıyor. Ayrıca, teknoparklarda üniversite akademik personele de ayrıcalıklar veriliyor.
Teknoparklarda verilen destekler arasında; bölgelerin kurulması ve inşası için
destekler de mevcut. Şirketlerin her türlü işlemlerinde vergi, resim ve harç muafiyeti, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin buradaki Ar-Ge’ye dayalı faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları faaliyete geçilmesinden itibaren 5 yıl süre ile muaf. Bu süre Bakanlar Kurulu tarafından 10 yıla kadar uzatılabiliyor.
Teknoparklarda çalışan yazılımcı, araştırmacı ve Ar-Ge personelinin her türlü ücreti 10 yıl süre ile her türlü vergiden muaftır. Bu bölgelerde kurulan şirketler, üniversite, kamu kurum ve kuruluşları personelini yarı zamanla istihdam etme imkanına sahip olabiliyor. Üniversite öğretim elemanları geçici görevle teknoparklardaki şirketlerde çalışabiliyor, buralarda şirket kurabiliyor veya bir şirkete ortak olabiliyorlar. Ayrıca, bölgedeki şirketler, aynı zamanda diğer devlet desteklerinden de yararlanabiliyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
www.igeme.org.tr
İhracata yönelik devlet yardımları kapsamında; yurtdışı ofis mağaza açma desteği, eğitim yardımı, istihdam yardımı, pazar araştırması desteği, Türk ürünlerinin markalaşması ve Türk malı imajının yerleştirilmesi desteği, Ar-Ge yardımı, yurt dışında gerçekleştirilen milli düzeyde veya bireysel düzeyde gerçekleştirilen fuar katılımlarının desteklenmesi gibi desteklerden de yararlanabiliyor.
Yazılım şirketleri serbest bölgeler ve teknoloji geliştirme bölgeleri denilen teknoparklarda yatırım yaparak bu bölgelere sağlanan avantajları kullanma imkanına da sahip.
Şirketler, serbest bölgelerin gümrük hattı dışında sayılması dolayısıyla vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükelleflerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmadığı ve yatırım ve üretim safhalarında çeşitli teşvikler verilen bir ortamda faaliyette bulunabiliyor.
Serbest bölgelerde bulunan şirketler aynı zamanda gelir ve kurumlar vergisinden muaf. Sektördeki şirketlere önemli avantajlar sağlayan ve 4691 sayılı kanun ile kurulan teknoparklar, üniversite ile şirketler arasında işbirliği sağlayarak bir sinerji oluşturmak, Ar-Ge çalışmalarına destek sağlamak, ürün kalitesini yükseltmek, üretilen çalışmaları ekonomik değere dönüştürmek, girişimciliği desteklemek gibi amaçlarla kuruluyor. Teknoparklarda faaliyette bulunan şirketlere bir takım muafiyet ve destekler sağlanıyor. Ayrıca, teknoparklarda üniversite akademik personele de ayrıcalıklar veriliyor.
Teknoparklarda verilen destekler arasında; bölgelerin kurulması ve inşası için
destekler de mevcut. Şirketlerin her türlü işlemlerinde vergi, resim ve harç muafiyeti, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin buradaki Ar-Ge’ye dayalı faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları faaliyete geçilmesinden itibaren 5 yıl süre ile muaf. Bu süre Bakanlar Kurulu tarafından 10 yıla kadar uzatılabiliyor.
Teknoparklarda çalışan yazılımcı, araştırmacı ve Ar-Ge personelinin her türlü ücreti 10 yıl süre ile her türlü vergiden muaftır. Bu bölgelerde kurulan şirketler, üniversite, kamu kurum ve kuruluşları personelini yarı zamanla istihdam etme imkanına sahip olabiliyor. Üniversite öğretim elemanları geçici görevle teknoparklardaki şirketlerde çalışabiliyor, buralarda şirket kurabiliyor veya bir şirkete ortak olabiliyorlar. Ayrıca, bölgedeki şirketler, aynı zamanda diğer devlet desteklerinden de yararlanabiliyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
www.igeme.org.tr
Etiketler:
Devlet,
Devlet destekleri,
yazılım,
yazılım sektörü
Türkiye’de Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Gelişimi
Özellikle son yıllarda, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de de bilgi ve iletişim teknolojileri alanında önemli gelişmeler sağlandı. Bilişim sektörünün ve potansiyelinin farkına daha iyi varılmasıyla kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları bu alandaki faaliyetlerini arttırdı.
Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün genel profiline bakılacak olursa, kamu kesimi ve KOBİ’lerin pazarda önemli rol oynadığı söylenebilir. Yazılım sektöründe özellikle ERP (Kurumsal Kaynak Planlama), CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) gibi yazılımlar ve dış kaynak kullanımı iş dünyası ve kamu kesimi tarafından talep görüyor.
Kişisel bilgisayar satışlarında önemli artışlar sağlandı ve bu satışlarda taşınabilir bilgisayarların oranı dikkat çekici seviyelere ulaştı. KOBİ’ler ve kamu kurum kuruluşlarının yanı sıra tüketici kesiminde de internet kullanıcılarının sayısının artışıyla ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) pazarı büyümesini sürdürüyor. Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün gelişimi yanında internet kullanımının yaygınlaşmasıyla güvenlik yazılımlarına yapılan harcamalar da büyüyor.
Sektör, son yıllarda yakaladığı hızlı büyüme eğilimini sürdüreceğinin işaretlerini veriyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
www.igeme.org.tr
Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün genel profiline bakılacak olursa, kamu kesimi ve KOBİ’lerin pazarda önemli rol oynadığı söylenebilir. Yazılım sektöründe özellikle ERP (Kurumsal Kaynak Planlama), CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) gibi yazılımlar ve dış kaynak kullanımı iş dünyası ve kamu kesimi tarafından talep görüyor.
Kişisel bilgisayar satışlarında önemli artışlar sağlandı ve bu satışlarda taşınabilir bilgisayarların oranı dikkat çekici seviyelere ulaştı. KOBİ’ler ve kamu kurum kuruluşlarının yanı sıra tüketici kesiminde de internet kullanıcılarının sayısının artışıyla ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) pazarı büyümesini sürdürüyor. Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün gelişimi yanında internet kullanımının yaygınlaşmasıyla güvenlik yazılımlarına yapılan harcamalar da büyüyor.
Sektör, son yıllarda yakaladığı hızlı büyüme eğilimini sürdüreceğinin işaretlerini veriyor.
Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, KobiFinans için, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi’nin bilgilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
www.igeme.org.tr
Dünyada Ambalaj Sektörünün Genel Durumu
Dünya ambalaj sanayi pazarının 439 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Pazarın 2014 yılına kadar yüzde 3,5 oranında büyüyeceği öngörülüyor. Pazarın yüzde 36’sını kağıt-karton ambalajlar, yüzde 34’ünü plastik ambalajlar, yüzde 17’sini metal ambalajlar, yüzde 10’unu cam ambalajlar oluşturuyor.
Ambalaj sanayi ürünleri, birçok sektöre hizmet veriyor. Ambalaj sektörünün hizmet verdiği sektörlerin başında, dünyada en çok talep ve arz gören gıda ve içecek sektörleri geliyor. Dünya ambalaj sanayi üretiminin yüzde 56’sı bu sektörler tarafından kullanılıyor.
Sektöre ticari olarak bakıldığında, yüzde 30’unun Avrupa ülkeleri, yüzde 28’inin Kuzey Amerika ülkeleri, yüzde 27’sinin Asya ülkeleri, yüzde 7’sinin Latin Amerika ülkeleri, yüzde 8’inin ise diğer ülkeler tarafından gerçekleştirildiği görülüyor.
Dünya ticaretinin yüzde 50’sini plastik ambalajlar oluştururken, kağıt-karton ambalaj ticareti yapılan ikinci önemli ambalaj grubu. Toplam dünya ambalaj ticareti içinde yüzde 35’lik paya sahip. Sırasıyla ihraç edilen diğer ambalaj ürün grupları metal, cam ve ahşap ambalajlar. Dünyanın en büyük ambalaj ihracatçı ve ithalatçı ülkeleri ise AB ülkeleri, ABD ve Japonya. Son yıllarda söz konusu ülkeler arasında Çin de yer almaya başladı.
Ambalaj sanayi ürünleri, birçok sektöre hizmet veriyor. Ambalaj sektörünün hizmet verdiği sektörlerin başında, dünyada en çok talep ve arz gören gıda ve içecek sektörleri geliyor. Dünya ambalaj sanayi üretiminin yüzde 56’sı bu sektörler tarafından kullanılıyor.
Sektöre ticari olarak bakıldığında, yüzde 30’unun Avrupa ülkeleri, yüzde 28’inin Kuzey Amerika ülkeleri, yüzde 27’sinin Asya ülkeleri, yüzde 7’sinin Latin Amerika ülkeleri, yüzde 8’inin ise diğer ülkeler tarafından gerçekleştirildiği görülüyor.
Dünya ticaretinin yüzde 50’sini plastik ambalajlar oluştururken, kağıt-karton ambalaj ticareti yapılan ikinci önemli ambalaj grubu. Toplam dünya ambalaj ticareti içinde yüzde 35’lik paya sahip. Sırasıyla ihraç edilen diğer ambalaj ürün grupları metal, cam ve ahşap ambalajlar. Dünyanın en büyük ambalaj ihracatçı ve ithalatçı ülkeleri ise AB ülkeleri, ABD ve Japonya. Son yıllarda söz konusu ülkeler arasında Çin de yer almaya başladı.
Etiketler:
ambalaj,
çeşitleri,
hayvancılık sektörü,
malzeme,
neden,
nedir,
pazarcılık,
pazarı,
plastik,
sektör,
sektörü,
teb,
teb bankası
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)